Cumartesi Derslerinde bu hafta “Allah size bir inek kesmenizi emrediyor.” (Bakara Sûresi, 2:67) konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden Yirminci Söz Birinci Makam İkinci Nükte.

KISA VİDEO
UZUN VİDEO
Yirminci Söz
Birinci Makam

وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰۤئِكَةِ اسْجُدُوا ِلاٰدَمَ فَسَجَدُۤوا اِلاَّۤاِبْلِيسَ 1
اِنَّ اللهَ يَاْمُرُكُمْ اَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً 2
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ فَهِىَ كَالْحِجَارَةِ اَوْ اَشَدُّ قَسْوَةً 3
BİRGÜN şu âyetleri okurken, İblis’in ilkaatına karşı Kur’ân-ı Hakîmin feyzinden üç nükte ilham edildi. Vesvesenin sureti şudur:
Dedi ki: “Dersiniz, ‘Kur’ân mu’cizedir; hem nihayetsiz belâğattedir; hem umuma her vakitte hidayettir.’ Halbuki, şöyle bazı hâdisât-ı cüz’iyeyi tarihvâri bir surette musırrâne tekrar etmekte ne mânâ var? Bir ineği kesmek gibi bir vakıa-i cüz’iyeyi o kadar mühim tavsifatla böyle zikretmek, hattâ o sûre-i azîmeye de el-Bakara tesmiye etmekte ne münasebet var? Hem de “Âdem’e secde” olan hadise, sırf bir emr-i gaybîdir. Akıl ona yol bulamaz; kavî bir imandan sonra teslim ve iz’an edilebilir. Halbuki Kur’ân umum ehl-i akla ders veriyor. Çok
Dipnot-1
“Meleklere ‘Âdem’e secde edin’ dediğimizde, İblis hariç hepsi secde etti.” Bakara Sûresi, 2:34.
Dipnot-2
“Allah size bir inek kesmenizi emrediyor.” Bakara Sûresi, 2:67.
Dipnot-3
“Sonra, bütün bunların ardından kalbiniz yine katılaştı. Sanki taş kesildi, hattâ taştan da katılaştı.” Bakara Sûresi, 2:74.
Âdem: (bk. bilgiler) belâğat: maksada ve hale uygun düzgün ve güzel söz söyleme (bk. b-l-ğ) ehl-i akıl: akıl sahipleri el-Bakara: inek, dişi sığır emr-i gaybî: gizli emir (bk. ğ-y-b) feyz: ilham, bereket, ilim bolluğu (bk. f-y-ḍ) hâdisât-ı cüz’iye: küçük ve önemsiz hadiseler (bk. c-z-e) hidayet: doğru ve hak yol (bk. h-d-y) | İblis: Şeytan ilham edilme: kalbe gelme ilkaat: zihin çevirme, akıl çelme iz’an: kesin şekilde inanma kavî: kuvvetli, sağlam Kur’ân-ı Hakîm: sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân (bk. ḥ-k-m) mu’cize: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z) musırrâne: ısrarlı bir şekilde nihayetsiz: sonsuz | nükte: ince ve derin mânâ sûre-i azîme: büyük sûre (bk. a-ẓ-m) suret: şekil, görüntü (bk. ṣ-v-r) tarihvâri: tarih gibi tavsifat: vasıflandırma, özelliklerini anlatma (bk. v-ṣ-f) tesmiye etmek: isimlendirmek (bk. s-m-v) umum: genel vakıa-i cüz’iye: küçük ve ferdî bir olay (bk. c-z-e) vesvese: şüphe, kuruntu |
yerlerde
اَفَلاَ يَعْقِلُونَ 1
der, akla havale eder. Hem taşların tesadüfî olan bazı hâlât-ı tabiiyesini ehemmiyetle beyan etmekte ne hidayet var?”
Dipnot-1
“Hiç düşünmüyorlar mı?” Yâsin Sûresi, 36:68.
İlham olunan nüktelerin sureti şudur:
İKİNCİ NÜKTE
Mısır kıt’ası, kumistan olan Sahrâ-yı Kebirin bir parçası olduğundan, Nil-i mübarekin feyziyle gayet mahsuldar bir tarla hükmüne geçtiğinden, o cehennem-nümun sahrâ komşuluğunda şöyle cennet-misal bir mevki-i mübarekin bulunması, felâhat ve ziraati, ahalisinde pek mergup bir surete getirmiş ve o sekenenin seciyesine öyle tesbit etmiş ki, ziraati kudsiye ve vasıta-i ziraat olan bakarı ve sevri mukaddes, belki mâbud derecesine çıkarmış. Hattâ, o zamandaki Mısır milleti, sevre, bakara, ibadet etmek derecesinde bir kudsiyet vermişler. İşte, o zamanda Benî İsrail dahi o kıt’ada neş’et ediyordu; ve o terbiyeden bir hisse aldıkları, “icl” meselesinden anlaşılıyor.
İşte, Kur’ân-ı Hakîm, Hazret-i Mûsâ aleyhisselâmın risaletiyle, o milletin seciyelerine girmiş ve istidatlarına işlemiş olan o bakarperestlik mefkûresini kesip öldürdüğünü, bir bakarın zebhiyle ifham ediyor. İşte şu hadise-i cüz’iye ile bir düstur-u küllîyi, her vakit, hem herkese gayet lüzumlu bir ders-i hikmet olduğunu, ulvî bir i’câz ile beyan eder.
Buna kıyasen bil ki, Kur’ân-ı Hakîmde bazı hâdisât-ı tarihiye suretinde zikredilen cüz’î hadiseler, küllî düsturların uçlarıdır. Hattâ çok surelerde zikir ve tekrar edilen kıssa-i Mûsânın yedi cümlelerine misal olarak, Lemeat’ta, İ’câz-ı Kur’ân Risalesinde, o cüz’î cümlelerin herbir cüz’ünün nasıl mühim bir düstur-u küllîyi tazammun ettiğini beyan etmişiz. İstersen o risaleye müracaat et.
“îcl” meselesi: buzağı olayı. Bu olay İsrailoğullarının Firavun’dan kurtulup Sina Çölüne yerleştikleri zaman yaşandı. Bir ara Mûsa (a.s.) Tur Dağına çıkmış ve orada bir müddet kalmıştı. İsrailoğulları da bu esnâda altından bir buzağı yaptı ve ona tapmaya başladı Aleyhisselâm: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun (bk. s-l-m) bakar: sığır bakarperestlik: sığıra tapmak Benî İsrail: İsrailoğulları, Yahudiler beyan: açıklama (bk. b-y-n) cehennem-nümun: cehennem gibi cüz: parça (bk. c-z-e) cüz’î: küçük, ferdî (bk. c-z-e) ders-i hikmet: hikmet dersi (bk. ḥ-k-m) düstur: prensip, kural düstur-u küllî: büyük ve genel prensip (bk. k-l-l) felâhat: çiftçilik feyz: bolluk, bereket (bk. f-y-ḍ) hâdisât-ı tarihiye: tarihî olay hadise-i cüz’iye: ferdî, belirli bir bölgeye ait olay (bk. c-z-e) | hassa: duyular Hazret-i Mûsâ: (bk. bilgiler) i’câz: mu’cizelik özelliği (bk. a-c-z) İ’câz-ı Kur’ân: Kur’ân’ın mu’cizeliği (bk. a-c-z) ifham: anlatma istidadât: kabiliyetler (bk. a-d-d) istidat: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d) kıssa-i Mûsâ: Hz. Mûsâ’nın kıssası kudsiye: mukaddes, kutsal (bk. ḳ-d-s) küllî: büyük, kapsamlı (bk. k-l-l) kumistan: kumluk, çöl Kur’ân-ı Hakîm: sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân (bk. ḥ-k-m) Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla mu’cize olan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n) mâbud: kendisine ibadet edilen (bk. a-b-d) mahsuldar: verimli mefkûre: gaye, ideal, inanç (bk. f-k-r) mergup: rağbet edilmiş mevadd-ı şerire: kötü maddeler mevki-i mübarek: mübarek mevki (bk. b-r-k) müheyyâ: hazır mükâleme-i ulviye: yüce konuşma (bk. k-l-m) | mukkaddes: kutsal (bk. ḳ-d-s) mümessil: temsilci (bk. m-s̱-l) münkad: boyun eğme, itaat etme neş’et etmek: çıkmak, yetişmek nev-i beşer: insanlık nev’: çeşit, tür Nil-i mübarek: (bk. bilgiler – Nil Nehri) risale: kitap (bk. r-s-l) risalet: peygamberlik (bk. r-s-l) Sahrâ-yı Kebir: Büyük Çöl; Libya Çölü (bk. bilgiler) seciye: yaratılış, karakter sekene: sakinler, oturanlar (bk. s-k-n) sekene-i habise: kötü ve pis sakinler (bk. s-k-n) sevr: öküz tarîk-i kemâlât: mükemmelleşme yolu (bk. ṭ-r-ḳ; k-m-l) tazammun: kapsama, içine alma tesbit: sağlam şekilde yerleştirme teşkil: oluşturma ulvî: yüce vasıta-i ziraat: tarıma vasıta zebh: kesme, boğazlama zikretmek: bildirmek, anlatmak |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, Yirminci Söz, Birinci Makam, İkinci Nükte, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
http://www.erisale.com/#content.tr.1.335
https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/yirminci-soz/335
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.
Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.
Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.
CUMARTESİ DERSLERİ
13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır
13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı
13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret
12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas
12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas
12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas
11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2
10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat
10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat
10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat
10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat
10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat
10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat
10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat
10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat
10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat
10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat
10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat
10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat
10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .
10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret
10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler
9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte
9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler