https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Şeytanların Taşlanmasında Atılan Şahapların – Göktaşlarının – Metorların Üç Anlamı Olabilir” konusu üzerinde durulmaktadır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Beşinci Söz’den Yedinci Basamak.
KISA VİDEO
UZUN VİDEO
On Beşinci Söz
YEDİNCİ BASAMAK
YEDİNCİ BASAMAK
Melekler ve semekler gibi, yıldızların dahi gayet muhtelif efradları vardır. Bir kısmı nihayet küçük,2 bir kısmı gayet büyüktür.3 Hattâ gökyüzünde her parlayana yıldız denilir. İşte bu yıldız cinsinden bir nev’i de, nazenin semâ yüzünün murassa ziynetleri ve o ağacın münevver meyveleri ve o denizin müsebbih balıkları hükmünde, Fâtır-ı Zülcelâl, Sâni-i Zülcemâl onları yaratmış ve meleklerine mesireler, binekler, menziller yapmıştır. Ve yıldızların küçük bir nev’ini de şeyâtînin recmine alet etmiş.
Dipnot-2
bk. Ed-Deylemî, el-Müsned 2:190; Ebu’ş-Şeyh, el-Azame 2:734.
Dipnot-3
bk. Müslim, Selâm 124; Tirmizî, Tefsîru Sûre (34) 3; Ebû Dâvud, Sünnet 18; Müsned 1:218; Ebû Ya’lâ, el-Müsned 4:476, 13:137; İbni Hibbân, es-Sahîh 13:499
arz: yer, dünya azamet: büyüklük (bk. a-ẓ-m) efrad: fertler (bk. f-r-d) esbap: sebepler (bk. s-b-b) ezvâc: hanımlar, eşler Fâtır-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet sahibi olan ve herşeyi benzersiz üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l) haşmet: heybet, görkem hürmet: saygı (bk. ḥ-r-m) hürmet-i Nebî: Peygamber Efendimize saygı (bk. ḥ-r-m; n-b-e) izhar: gösterme, ortaya çıkarma (bk. ẓ-h-r) kemâl-i intizam: tam ve mükemmel bir düzen (bk. k-m-l; n-ẓ-m) | kuvvet-i hikmet: hikmetin kuvveti (bk. ḥ-k-m) menzil: mekan, yer (bk. n-z-l) mesire: seyredilecek, gezilecek yer misillü: gibi (bk. m-s̱-l) muhtelif: çeşitli münevver: aydınlık, nurlanmış (bk. n-v-r) murassa: süslenmiş müsebbih: tesbih eden, Allah’ı anan (bk. s-b-ḥ) nazenin: ince, nâzik, duyarlı Nebî: Peygamber (bk. n-b-e) nev’: çeşit nihayet: son nuhas: erimiş bakır rahîmâne: şefkat ve merhametle (bk. r-ḥ-m) recm: taşlama riayet: gözetme, kollama | Sâni-i Zülcemâl: sonsuz güzellik sahibi olan ve herşeyi san’atlı şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ẕü; c-m-l) şekva: şikayet sema: gök (bk. s-m-v) semek: balık şenaat: kötülük, alçaklık şeyâtin: şeytanlar şuvazlı: kızgın, ateşli tahşid: kuvvetlendirme, destekleme tahşidat: öneminden dolayı bir şeyin üzerinde fazla durma teşhir: sergileme zaife: zayıf, dayanıksız ziynet: süs (bk. z-y-n) |
İşte bu recm-i şeyâtîn için atılan şahapların üç mânâsı olabilir.
Birincisi: Kanun-u mübareze en geniş dairede dahi cereyan ettiğine remiz ve alâmettir.
İkincisi: Semâvâtta huşyar nöbettarlar, mutî sekeneler var. Arzlı şerirlerin ihtilâtından ve istimâlarından hoşlanmayan cünudullah bulunduğuna ilân ve işarettir.
Üçüncüsü: Muzahrafat-ı arziyenin mümessilât-ı habiseleri olan casus şeytanları, temiz ve temizlerin meskeni olan semâyı telvis etmemek ve nüfus-u habise hesabına tecessüs ettirmemek için, edepsiz casusları korkutmak için atılan mancınıklar ve işaret fişekleri misillü, o şeytanları ebvâb-ı semâdan o şahaplarla red ve tarddır.1
İşte, yıldız böceği hükmünde olan kafa fenerine itimad eden ve Kur’ân güneşinden gözünü yuman kozmoğrafyacı efendi! Şu Yedi Basamaklarda işaret edilen hakikatlere birden bak. Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i’caz ışığı içinde şu âyetin mânâsını gör. O âyetin semâsından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet. Biz dahi etmeliyiz ve
رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ 2
beraber demeliyiz.
فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ وَالْحِكْمَةُ الْقَاطِعَةُ 3
سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَۤا اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 4
Dipnot-1
bk. Hicr Sûresi, 15:16-18; Sâffât Sûresi, 37:6-10; Buharî, Bed’ü’l-Halk 6, 11, Tefsîru Sûre (15) 1, (34) 1; Tevhid 32; Müslim, Selâm 122, 123, 124; Tirmizî, Tefsîru Sûre (34) 3; İbni Mâce, Mukaddime 122, 123; Müsned 6:87.
Dipnot-2
“Ey Rabbim, şeytanların yanımda bulunmasından, Sana sığınırım.” Mü’minûn Sûresi, 23:98.
Dipnot-3
“Tam ve kesin delil ve herşeyde açık ve kat’î şekilde eserleri görünen hikmet Allah’ındır.” (bk. En’âm Sûresi, 6:149.)
Dipnot-4
“Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
arzlı: dünyalı cünudullah: Allah’ın askerleri ebvâb-ı sema: gök kapıları (bk. s-m-v) hakikat: doğru gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ) huşyar: uyanık i’câz: mu’cize oluş, muhatapları acze düşürecek derecede mükemmel olma (bk. a-c-z) ihtilât: karışma istimâ: dinleme itimad eden: güvenen kanun-u mübareze: mücadele, çatışma kanunu (bk. ḳ-n-n) kozmoğrafya: astronomi, gök bilimi | mancınık: eskiden kale kuşatmalarında ağır taşlar fırlatmak için kullanılan savaş âleti mesken: ev, mekan (bk. s-k-n) misillü: gibi (bk. m-s̱-l) mümessilât-ı habise: pis ve kötü temsilciler (bk. m-s̱-l) mutî: itaat eden, emre uyan muzahrafat-ı arziye: dünyanın süprüntüleri, pislikleri nöbettar: nöbetçi nüfus-u habise: pis ve kötü nefisler (bk. n-f-s) | recm-i şeyâtin: şeytanların taşlanması recmetmek: taşlamak remiz: işaret şahap: göktaşı, meteor sekene: sakinler, ikamet edenler (bk. s-k-n) sema: gök, yücelik (bk. s-m-v) semavat: gökler (bk. s-m-v) şerir: şerliler, kötüler tard: kovma tecessüs etmek: casusluk yapmak, gizlice araştırmak telvis etmek: kirletmek, pisletmek |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Beşinci Söz, Yedinci Basamak, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
http://www.erisale.com/#content.tr.1.256
Ders Dünyası - WORLD OF COURSES sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.