Yer ile Gök, Dünya ile Uzay Kıyaslaması – Dünya Evrene Nispeten Bir Ölçek Gibidir, Bir Çeşme Gibidir – Cumartesi Dersleri 15. 3.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Yer ile Gök, Dünya ile Uzay Kıyaslaması – Dünya Evrene Nispeten Bir Ölçek Gibidir, Bir Çeşme Gibidir” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler isimli eserinden On Beşinci Söz’den Üçüncü Basamak.

Yer ile Gök, Dünya ile Uzay Kıyaslaması - Dünya Evrene Nispeten Bir Ölçek Gibidir, Bir Çeşme Gibidir - Cumartesi Dersleri 15. 3.
Yer ile Gök, Dünya ile Uzay Kıyaslaması – Dünya Evrene Nispeten Bir Ölçek Gibidir, Bir Çeşme Gibidir – Cumartesi Dersleri 15. 3.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Beşinci Söz

ÜÇÜNCÜ BASAMAK

ÜÇÜNCÜ BASAMAK

Semânın sükût ve sükûneti ve intizam ve ıttıradı ve vüs’at ve nuraniyeti gösterir ki, sekenesi, zeminin sekenesi gibi değiller; belki, bütün ahalisi muti’dirler. Ne emrolunsa onu işlerler. Müzahame ve münakaşayı icap edecek bir sebep yoktur. Zira memleket geniş, fıtratları safi, kendileri masum, makamları sabittir.

Evet, zeminde ezdad içtima etmiş, eşrar ahyara karışmış, içlerinde münakaşat başlamış. O sebepten ihtilâfat ve ıztırabat düşmüş. Ve ondan imtihanat ve müsabakat teklif edilmiş. Ve ondan terakkiyat ve tedenniyat çıkmış. Şu hakikatin hikmeti şudur ki:

Beşer, şecere-i hilkatin en son cüz’ü olan meyvesidir. Malûmdur ki, bir şeyin semeresi en uzak, en cemiyetli, en nazik, en ehemmiyetli cüz’üdür. İşte bunun için, semere-i âlem olan insan en cami’, en bedi’, en âciz, en zayıf ve en lâtif bir mucize-i kudret olduğundan, beşiği ve meskeni olan zemin, âsumana nisbeten


âciz: güçsüz (bk. a-c-z)
ahali: halk
ahyar: hayırlılar, iyiler
âsuman: gökyüzü, gökkubbe
bedî: eşsiz derecede güzel, benzersiz (bk. b-d-a)
beşer: insan
cami’: kapsayıcı (bk. c-m-a)
cemiyetli: kapsamlı (bk. c-m-a)
cesed-i misalî: maddi yapısı olmayan vücut, misalî beden (bk. m-s̱-l)
cüz’ü: kısım, parça (bk. c-z-e)
edyân-ı semaviye: vahiyle gelen semavî dinler (bk. s-m-v)
ehl-i keşif: maneviyat âlemlerinde iman hakikatlerini gözleme yeteneğine sahip insanlar, veliler (bk. k-ş-f)
ervah: ruhlar (bk. r-v-ḥ)
ervâh-ı emvat: ölülerin ruhları (bk. r-v-ḥ; m-v-t)
ervâh-ı enbiya ve evliya: peygamberlerin ve velilerin ruhları (bk. r-v-ḥ; n-b-e; v-l-y)
eşrar: şerliler, kötüler
ezdad: zıtlar
fıtrat: yaratılış, mizaç (bk. f-ṭ-r)
hads-i kat’î: doğru ve kesin sezgi (bk. ḥ-d-s̱)
hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hiffet: hafiflik
hikmet: sebep, gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)
icap etmek: gerektirmek
icmâ: görüş birliği (bk. c-m-a)
içtima: toplanma, bir araya gelme (bk. c-m-a)
ihtilâfat: ihtilaflar, farklılıklar
imtihanat: imtihanlar
intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)
istinad eden: dayanan (bk. s-n-d)
izn-i İlâhî: Allah’ın izni (bk. e-l-h)
ıttırad: düzgünlük, aynı şekilde devamlılık
ıztırabat: ıztıraplar, sıkıntılar
karib: yakın
lâtif: cismanî olmayan, ruhla ilgili (bk. l-ṭ-f)
letafet: maddî ağırlık ve sınırlamalarla kısıtlı olmama (bk. l-ṭ-f)
mâlum: bilinen, belli (bk. a-l-m)
melâike: melekler (bk. m-l-k)
mesken: ev, yer (bk. s-k-n)
mu’cize-i kudret: Allah’ın kudret mu’cizesi (bk. a-c-z; ḳ-d-r)
münakaşa: tartışma
münakaşat: münakaşalar, tartışmalar
müsabakat: müsabakalar, yarışmalar
muti’: itaat eden, emre uyan
müzahame: zahmet verme, itişip kakışma
nazar: bakış, dikkat (bk. n-ẓ-r)
nisbeten: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)
nuraniyet: parlaklık, aydınlık (bk. n-v-r)
safi: temiz, katıksız (bk. ṣ-f-y)
sekene: sakinler, oturanlar (bk. s-k-n)
sekene-i arz: dünyalılar, yer sakinleri (bk. s-k-n)
sema: gök (bk. s-m-v)
semere: meyve, netice
semere-i âlem: kâinatın meyvesi (bk. a-l-m)
şerece-i hilkat: yaratılış ağacı (bk. ḫ-l-ḳ)
şuhud: kalp gözüyle görme (bk. ş-h-d)
sükûnet: sakinlik, durgunluk (bk. s-k-n)
sükût: sessizlik
tedenniyat: alçalmalar, gerilemeler
teklif: görev yükleme
terakkiyat: terakkiler, ilerlemeler
tevatür: çeşitli kanallardan gelen ve doğruluğu kesin olarak kanıtlanan haber
vahiy: Allah tarafından gelen emir ve yasaklar (bk. v-ḥ-y)
vüs’at: genişlik
zemin: yer

maddeten küçüklüğüyle ve hakaretiyle beraber, mânen ve san’aten bütün kâinatın kalbi, merkezi, bütün mucizât-ı san’atın meşheri, sergisi ve bütün tecelliyât-ı esmâsının mazharı, nokta-i mihrakiyesi ve nihayetsiz faaliyet-i Rabbâniyenin mahşeri ve mâkesi ve hadsiz hallâkıyet-i İlâhiyenin, hususan nebatat ve hayvanatın kesretli envâ-ı sağîresinde cevâdâne icadın medarı ve çarşısı ve pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuatın küçük mikyasta nümunegâhı ve mensucat-ı ebediyenin sür’atle işleyen destgâhı ve menâzır-ı sermediyenin sür’atle değişen taklitgâhı ve besâtîn-i daimenin tohumcuklarına sür’atle sünbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyegâhı olmuştur.

İşte, arzın HAŞİYE-1 bu azamet-i mâneviyesinden ve ehemmiyet-i san’aviyesindendir ki, Kur’ân-ı Hakîm, semâvâta nisbeten büyük bir ağacın küçük bir meyvesi hükmünde olan arzı, bütün semâvâta denk tutuyor. Onu bir kefede, bütün semâvâtı bir kefede koyuyor; mükerreren 

رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 

der.


Haşiye-1

Evet, küre-i arz, küçüklüğüyle beraber semâvâta karşı gelebilir. Çünkü, nasıl ki daimî bir çeşme, varidatsız büyük bir gölden daha büyük denilebilir. Hem bir ölçekle birşey ölçerek başka yere nakledilen ve onun elinden geçmiş ve ona girmiş çıkmış bir mahsulâtla, zahiren binler defa ölçekten büyük ve dağ gibi bir cisimle o ölçek muvazeneye çıkabilir. Aynen öyle de, küre-i arz, Cenâb-ı Hak onu san’atına bir meşher ve icadına bir mahşer ve hikmetine medar ve kudretine mazhar ve rahmetine mezher ve Cennetine mezraa ve hadsiz kâinata ve mahlûkat âlemlerine ölçek ve mazi denizlerine ve gayb âlemine akacak bir çeşme hükmünde icad etmiş. Her sene kat kat ve katmerli, yüz bin tarzda masnuattan dokunmuş gömleklerini değiştirdiği ve çok defa dolup maziye boşaltarak gayb âlemine döktüğü bütün o müteceddid âlemleri ve arzın müteaddit gömleklerini nazara al. Yani bütün mazisini hazır farz et, sonra yeknesak ve bir derece basit semâvâta karşı muvazene et. Göreceksin ki, arz, ziyade gelmezse, noksan da kalmaz. İşte,

رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ

sırrını anla.

Dipnot-1

“Göklerin ve yerin Rabbi.” Ra’d Sûresi, 13:16; İsrâ Sûresi, 17:102, Kehf Sûresi, 18:14.


âhiret âlemi: öteki dünya (bk. e-ḫ-r; a-l-m)
âlem: dünya (bk. a-l-m)
arz: yer, dünya
azamet-i mâneviye: mânevî büyüklük (bk. a-ẓ-m; a-n-y)
besâtin-i daime: daimi ve sürekli bahçeler
Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
cevâdâne: cömertçe (bk. c-v-d)
destgâh: tezgâh, işyeri
envâ-ı sağîre: küçük çeşitler
faaliyet-i Rabbâniye: herşeyi terbiye ve idare edip egemenliği altında bulunduran Allah’ın faaliyet ve icraatı (bk. f-a-l; r-b-b)
farz etmek: varsaymak
gayb âlemi: görünmeyen, fakat varlığı kesin olan ve mahiyeti Allah tarafından bilinen başka dünyalar (bk. ğ-y-b; a-l-m)
hadsiz: sınırsız
hakaret: küçüklük, değersizlik
hallâkıyet-i İlâhiye: Allah’ın yaratıcılığı, yoktan var ediciliği (bk. ḫ-l-ḳ; e-l-h)
haşiye: dipnot, açıklayıcı not
hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)
hemmiyet-i san’aviye: san’at tarafının önemi (bk. ṣ-n-a)
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)
hususan: özellikle
icad: yaratma, var etme (bk. v-c-d)
kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)
kesretli: çok (bk. k-s̱-r)
kudret: güç, kuvvet, iktidar (bk. ḳ-d-r)
Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)
küre-i arz: yerküre, dünya
mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)
mahşer: toplanma yeri (bk. ḥ-ş-r)
mahsulât: ürünler
mâkes: yansıma yeri, ayna
masnuat: sanat eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)
mazhar: görünme ve yansıma yeri (bk. ẓ-h-r)
mazi: geçmiş zaman
medar: eksen, dayanak, vesile
menâzır-ı sermediye: devamlı, sürekli manzaralar (bk. n-ẓ-r)
mensucat-ı ebediye: sonsuz hayata ait dokumalar (bk. e-b-d)
meşher: sergi
mezher: çiçeklik
mezraa: tarla
mikyas: ölçü
mu’cizât-ı san’at: san’at mu’cizeleri (bk. a-c-z; ṣ-n-a)
mükerreren: tekrarla, defalarca
müteaddit: çeşitli, birden fazla
müteceddid: yenilenen, tazelenen
muvakkat: geçici
muvazene: karşılaştırma (bk. v-z-n)
nazar: dikkat (bk.n-ẓ-r)
nebatat: bitkiler
nihayetsiz: sonsuz
nisbeten: kıyasla (bk. n-s-b)
noksan: eksik
nokta-i mihrakiye: odak noktası
nümunegâh: nümunelerin bulunduğu yer
rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)
semavat: gökler (bk. s-m-v)
sür’at: hız
taklitgâh: taklit yeri
tecelliyât-ı esmâ: Allah’ın isimlerinin tecellileri, yansımaları (bk. c-l-y; s-m-v)
terbiyegâh: terbiye yeri (bk. r-b-b)
varidatsız: gelirsiz
yeknesak: monoton, değişmeyen
zahiren: görünürde (bk. ẓ-h-r)
ziyade: fazla

Hem arzın şu mezkûr hikmetlerden neş’et eden sür’atli tahavvülü ve devamlı tagayyürü iktiza eder ki, sekenesi de ona göre mazhar-ı tahavvülât olsun.

Hem şu mahdut arz, hadsiz mucizât-ı kudrete mazhar olduğundandır ki, en mühim sekeneleri olan ins ve cinnin kuvâlarına, sair zîhayatlar gibi fıtrî bir had ve hulkî bir kayıt konulmadığı için, nihayetsiz terakki ve nihayetsiz tedennîye mazhar olmuşlar. Enbiyadan, evliya dan tut, ta Nemrutlara, ta şeytanlara kadar, uzun bir meydan-ı imtihanları peyda olmuştur. Madem öyledir; elbette firavunlaşmış şeytanlar, hadsiz şeraretiyle semâya ve ehline taş atacaklar.


ahkâm: hükümler (bk. ḥ-k-m)
ahyâr-ı semâviyyîn: göktekilerin hayırlıları, iyileri (bk. s-m-v)
âlem: dünya, evren (bk. a-l-m)
arz: yer, dünya
ashab-ı Nebî: Peygamberimizin ashabı, arkadaşları (bk. n-b-e)
daire-i adliye: adliye dairesi (bk. a-d-l)
daire-i askeriye: askerlik dairesi
daire-i hükûmet: yönetim dairesi (bk. ḥ-k-m)
enbiya: peygamberler (bk. n-b-e)
enfas: nefesler, hayatlar, canlar (bk. n-f-s)
Esmâ-i Hüsnâ: Allah’ın en güzel isimleri (bk. s-m-v; ḥ-s-n)
eşrâr-ı arzîn: yeryüzünün şerlileri, kötüleri
evliyalar: veliler, Allah dostları (bk. v-l-y)
firavunlaşmak: kendisini Firavun gibi ilâh seviyesine çıkaracak derecede büyük görme (bk. bilgiler)
fıtrî: yaratılıştan (bk. f-ṭ-r)
hadsiz: sınırsız
Hakîm: herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah (bk. ḥ-k-m)
Hâkim-i Âdil: adaletle iş gören hükmedici, adaletli hükümdar (bk. ḥ-k-m; a-d-l)
Hâlık: herşeyi yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)
hulkî: yaratılıştan (bk. ḫ-l-ḳ)
iktiza: gerektirmeins: insanlar
kabza-i kudret: kudret eli (bk. ḳ-d-r)
Kadîr-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi ve herşeye gücü yeten, sonsuz kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r; ẕü; c-l-l)
kayıt: sınır
küffar: kâfirler, inkârcılar (bk. k-f-r)
Kumandan-ı Âzam: her yere ve herşeye hükmeden en büyük kumandan (bk. a-ẓ-m)
kuvâ: duygular, hisler
mabeyn: ara
mahdut: sınırlı
mahvetmek: yok etmek
mazhar: sahip olma, erişme (bk. ẓ-h-r)
mazhar-ı tahavvülât: değişikliğe uğramış (bk. ẓ-h-r)
melâike: melekler (bk. m-l-k)
meydan-ı imtihan: imtihan meydanı
mezkur: sözü geçen, anılan
mu’cizât-ı kudret: Allah’ın kudret mu’cizeleri (bk. a-c-z; ḳ-d-r)
mübareze: mücadele, çatışma
Müdebbir: idare eden, ilmiyle herşeyin sonunu görüp, ona göre hikmetle iş yapan Allah (bk. d-b-r)
muharebe: savaş
mühim: önemli
nam: ad, isim, ünvan
nemrud: (bk. bilgiler)
neş’et eden: doğan, meydana çıkan
nüfus: nefisler (bk. n-f-s)
peyda olmak: var olmak
Rab: herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah (bk. r-b-b)
rububiyet-i âmme: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)
sair: diğer, başka
sayha: sesleniş
sekene: sakinler, ikamet edenler (bk. s-k-n)
sema: gök (bk. s-m-v)
şeraret: şerlilik, kötülük
şeyâtin: şeytanlar
sür’at: hız
tagayyür: başkalaşma
tahavvül: değişim
tedennî: alçalma, gerileme
temsil: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)
terakki: yükselme, ilerleme
yad edilmek: anılmak
Zât-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)
zîhayat: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Beşinci Söz, Üçüncü Basamak, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.250

Feel free to comment. Yorum yapmaktan çekinmeyin.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.