https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler isimli eserinden On Sekizinci Söz İkinci Nokta.

KISA VİDEO
UZUN VİDEO
On Sekizinci Söz
İKİNCİ NOKTA
اَحْسَنَ كُلَّ شَىْءٍ خَلَقَهُ 1
âyetinin bir sırrını izah eder. Şöyle ki:
Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Ezcümle:
Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebâtâtın tebessümleri saklanmış. Ve güz mevsiminin haşin tahribatı, hazin firak perdeleri arkasında, tecelliyât-ı celâliye-i Sübhâniyenin
Dipnot-1
“O Allah herşeyi en güzel şekilde yarattı.” Secde Sûresi, 32:7.
bârekâllah: Allah hayırlı ve bereketli kılsın (bk. b-r-k) cihet: yön fâil: işi yapan, özne (bk. f-a-l) firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ) güz: sonbahar hakikaten: gerçekten (bk. ḥ-ḳ-ḳ) hakikî: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ) Hâlık: her şeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ) hâşâ: asla, öyle değil haşin: kırıcı, sert haşiye: dipnot, açıklayıcı not hayr: iyilik (bk. ḫ-y-r) hayr-ı mutlak: tam ve kesin hayır, iyilik (bk. ḫ-y-r; ṭ-l-ḳ) hazin: hüzünlü, acıklı hüsn-ü bilgayr: dolayısıyla güzel (bk. ḥ-s-n) hüsn-ü bizzat: bizzat güzel (bk. ḥ-s-n) hüsün: güzellik (bk. ḥ-s-n) ilzam etme: susturma | intihap edilmek: seçilmek intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m) iskât etme: susturma isnad: dayandırma (bk. s-n-d) iştirak: ortaklık kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n) kalb etmek: dönüştürmek mahal: yer, mekan masdar: kaynak mazhar: görünme ve yansıma yeri (bk. ẓ-h-r) memer: geçilecek yer, köprü merci: kaynak meziyet: üstün özellik müflis: iflas etmiş münazara: tartışma (bk. n-ẓ-r) münfail: fiilden etkilenen (bk. f-a-l) muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m) müşevveş: karışık, düzensiz müteellim: acı çeken nebâtât: bitkiler nefisperest: nefsini seven, nefsine tapan (bk. n-f-s) | şer: kötülük tabiatperest: herşeyin tabiatın tesiriyle meydana geldiğini iddia eden, tabiata tapan (bk. ṭ-b-a) tahribat: yıkıp bozmalar tecelliyât-ı celâliye-i Sübhâniye: kusur ve eksiklikten yüce olan Allah’ın haşmet ve büyüklüğünün görünümleri (bk. c-l-y; c-l-l; s-b-ḥ) temessül: yansıma, şekillenme (bk. m-s̱-l) tenzih: noksan ve çirkinliklerden yüce tutma (bk. n-z-h) vazife-i fıtrat: yaratılış görevi (bk. f-ṭ-r) zahirî: görünürdeki (bk. ẓ-h-r) Zât-ı Mukaddese-i İlâhiye: Allah’ın mukaddes zâtı (bk. ḳ-d-s; e-l-h) ziyade: çok, fazla |
mazharı olan kış hadiselerinin tazyikinden ve tâzibinden muhafaza etmek için, nazdar çiçeklerin dostları olan nazenin hayvancıkları vazife-i hayattan terhis etmekle beraber, o kış perdesi altında nazenin, taze, güzel bir bahara yer ihzar etmektir. Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişafı vardır. Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâplar ve küllî tahavvüller birer mânevî yağmurdur.
Fakat insan, hem zahirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder. Hodgâmlık cihetiyle, yalnız kendine bakan netice ile muhakeme ederek şer olduğuna hükmeder. Halbuki, eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmâsına ait binlerdir. Meselâ, kudret-i fâtıranın büyük mu’cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telâkki eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar. Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zahiren rahmete uygun gelmez. Halbuki, serçe kuşunun istidadı, o taslitle inkişaf eder. Meselâ, “kar”ı pek bâridâne ve tatsız telâkki ederler. Halbuki, o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.
Hem insan, hodgâmlık ve zahirperestliğiyle beraber, herşeyi kendine bakan yüzüyle muhakeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edep zanneder. Meselâ, alet-i tenasül-ü insan, insan nazarında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa, hilkate, san’ata ve gayât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa ayn-ı edeptir, hacâlet ona hiç temas etmez.
İşte, menba-ı edep olan Kur’ân-ı Hakîmin bazı tâbirâtı bu yüzler ve perdelere göredir. Nasıl ki, bize görünen çirkin mahlûkların ve hadiselerin zahirî yüzleri altında gayet güzel ve hikmetli san’at ve hilkatine bakan güzel yüzler var ki, Sâniine bakar; ve çok güzel perdeler var ki, hikmetleri saklar; ve pek çok zahirî intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitabet-i kudsiyedir.
alet-i tenasül-ü insan: insanın üreme organı ayn-ı edep: edebin tâ kendisi bârid: soğuk bâridâne: soğukça esmâ: isimler (bk. s-m-v) eşya: şeyler, varlıklar gayât-ı fıtrat: yaratılış gayeleri (bk. f-ṭ-r) hacâlet: utanç hacâlet-âver: utanç verici hararetli: sıcak hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m) hilâf-ı edep: edebe aykırı hilkat: yaratılış (bk. ḫ-l-ḳ) hodgâm: kendi keyfini düşünen, bencil ihzar: hazırlama (bk. ḥ-ḍ-r) inkişaf: açılma, gelişme (bk. k-ş-f) inkılâp: değişim, dönüşüm intizamsızlık: düzensizlik (bk. n-ẓ-m) istidat: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d) | kitabet-i kudsiye: kutsal yazılımlar, yazılar (bk. k-t-b; ḳ-d-s) kudret-i fâtıra: yaratıcı kudret (bk. ḳ-d-r; f-ṭ-r) küllî: büyük, genel (bk. k-l-l) Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m) mahlûk: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ) mahz-ı edebî: edebin tâ kendisi mânâsız: anlamsız (bk. a-n-y) mazhar: görünme yeri (bk. ẓ-h-r) menba-ı edep: edep kaynağı mücehhez: cihazlanmış, donanmış muhakeme: değerlendirme (bk. ḥ-k-m) muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m) muzır: zararlı nazar: bakış, düşünce (bk. n-ẓ-r) nazdar: nazlı, cilveli nazenin: ince, nazik, nazlı neşvünema: büyüyüp gelişme | perde-i hacâlet: utanç perdesi rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m) Sâni: herşeyi san’atlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a) şer: kötü tâbirât: tabirler, ifadeler (bk. a-b-r) tahavvül: değişim, başkalaşma taslit: musallat olma, sataşma tâzib: azap, eziyet tazyik: baskı telâkki etmek: kabul etmek terhis: vazifeye son verme vazife-i hayat: hayat vazifesi (bk. ḥ-y-y) zahir: dış görünüş (bk. ẓ-h-r) zahiren: görünüş itibariyle (bk. ẓ-h-r) zahiri: görünürde (bk. ẓ-h-r) zahirperest: dış görünüşe önem veren (bk. ẓ-h-r) zahirperestlik: dış görünüşe önem verme (bk. ẓ-h-r) zelzele: deprem, sarsıntı |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Sekizinci Söz, İkinci Nokta, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
http://www.erisale.com/#content.tr.1.314
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.
Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.
Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.
CUMARTESİ DERSLERİ
13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır
13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı
13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret
12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas
12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas
12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas
11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2
10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat
10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat
10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat
10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat
10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat
10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat
10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat
10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat
10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat
10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat
10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat
10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat
10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .
10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret
10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler
9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte
9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler
8. sınıf fen konuları Bediüzzaman Cumartesi Dersleri EĞİTİM Eğitim Eğitim Haberleri Eğitim ve Öğretim Fen Bilimleri Fen Bilimleri 8 Fen Bilimleri 8 Yaprak Test Fen Bilimleri 8 Yaprak Testler fen bilimleri 8. sınıf test çöz Güneş hayvan Kainat KISA VİDEO Kur'an Kur'an-ı Kerim Kur'ân-ı Hakîm Matematik Mucize On Dokuzuncu Söz On Dokuzuncu Söz – Risalet-i Ahmediyeye dairdir On Üçüncü Söz Ortaokul Ortaokul Fen Bilimleri 8 Ortaokul Fen Bilimleri 8 Yaprak Test Partilerin Eğitim Programları Risale-i Nur Külliyatı Said Nursi sanat SHORTS Svenska Sözler SİYASİ PARTİLERİN EĞİTİM PROGRAMLARI UZUN VİDEO Yirmi Dördüncü Söz Yirminci Söz Yirmi Üçüncü Söz Yirmi İkinci Söz Yirmi İkinci Söz Birinci Makam Yirmi İkinci Sözün İkinci Makamı Yirmi İkinci Söz İkinci Makam Üstad İLKOKUL
Ders Dünyası - WORLD OF COURSES sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.