“Bağı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz” – Gazel – Nabi – TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10. SINIF DERS İŞLENİŞİ 3. ÜNİTE: ŞİİR – 3. 6. DİVAN ŞİİRİNDEN GAZEL ÖRNEĞİ 1

“Bağı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz” Nabi - Gazel
Slide
REKLAM

Bu alana reklam verebilirsiniz.

Sitenin teknik – tasarım ve içerik giderleri karşılanacaktır.

Google, Facebook, YoTube vb. reklamlarının sitemizin içeriğiyle uyumlu olmadığını düşünüyoruz.

Bu konuda e-postayla bilgi alabilirsiniz.

dersdunyasi.net@gmail.com
previous arrow
next arrow
Slide
Slide
Slide
Slide
Slide
Slide
previous arrow
next arrow
Shadow

Bu sayfada ortaöğretim / lise Türk Dili ve Edebiyatı dersi 10. sınıf 3. ünite şiir, divan şiirinden gazel örneği; Urfalı büyük şâir Yûsüf Nâbî’nin, çağdaşı olan Çorlulu Ali Paşa’nın kararıyla evi yıkılıp perîşân olunca yazdığı “Bağı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz” gazeline yer verilmiştir.

HAZIRLIK

  1. Hayatın sevinç ve hüzünlerle yoğrulması konusundaki görüşleriniz nelerdir?
  2. İnsanın gurura kapılması doğru mudur? Niçin?

GAZEL

GAZELGünümüz Türkçesi:
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz
•Biz, dünya bahçesinin hem güzünü, hem de ilkbaharını görmüşüz,
Biz, sevincin de kederin de yaşandığı günleri görmüşüz.
Çok da mağrûr olma kim mey-hâne-i ikbâlde
Biz hezâran mest-i mağrûrun humârın görmüşüz
•Çok da gururlanma ki, bu talih meyhanesinde biz,
Gururdan sarhoş olan binlercesinin uyuşuk halini görmüşüz.
Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz
•(Ve) yine gücenmişlik ahının topuna dayanamayan,
Yüksek mevki ülkesinin taştan kalesini görmüşüz.
Bir hurûş ile eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz
•Bir beddua ile bin talih evini yıkıp giden
Dertlilerin sel gibi akıttıkları gözyaşlarını
görmüşüz.
Bir hadeng-i can-güdâz-ı âhtır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâpük-süvârın görmüşüz
•Biz, yere yıkılması bir can alıcı ah okuna bağlı,
Bu meydanın nice usta binicilerini görmüşüz.
Bir gün eyler dest-beste pây-âh-ı cây-gâh
Bi-adet mağrûr-ı sadr-ı i’tibârın görmüşüz
[Sadarette itibar üzere oturan nicelerini gördük ki; gün geldi de onlar el pençe vaziyette pabuçluğu mekân tuttular (yani hizmetçi oldular)]
Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbiyâ çok bâde-hârın görmüşüz
•Ey Nâbî! En sonunda istek kadehi dilenci kâsesine dönen,
Biz, bu eğlence meclisinin nice sarhoşlarını görmüşüz

Vezni: Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün Fâilün

Nabî

(hzl: Cem Dilçin, Türk Şiir Bilgisi)



BİLİNMEYEN KELİMELER


bâde-hâr: İçki içenler.
bâğ-ı dehr: Dünya bahçesi.
bezm: İçki meclisi, dost toplantısı.
çâpük-süvâr: Ata iyi binen.
dest-beste: El bağlamış, el pençe vaziyette.
hadeng-i can-güdâz: Can eriten ok.
hâne-i ikbâl: Uğur evi.
hezâran: Binlerce.
humâr: Sarhoşluktan sonra gelen baş ağrısı.
hurûş: Gürültü, ağlayıp inleme.
inkisar: Kırılma, gücenme, beddua, ilenç.
kâse-i deryûze: Dilenci çanağı.
kişver-i câh: Makam, mevki ülkesi.
sadr-ı i’tibâr: Sadârette (sadrazamlıkta) itibarlı olanlar.
mest-i mağrur: Gurur sarhoşluğuna kapılan kişi.
neşat: Sevinç.
pây-âh-ı cây-gâh:
pây-dâr: Sağlam, devamlı.
pest: Alçak, aşağı.
rûzgâr: Rüzgâr, zaman.
seng: Taş.
seyl-i eşk-i inkisâr: İnkisar gözyaşlarının seli.
top-ı ah-ı inkisar: Beddua ahlarının topu.

Metinde anlamlarını bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının anlamını metnin
bağlamından hareketle tahmin ediniz veya kaynaklardan öğreniniz.

ETKİNLİKLER

  1. Metnin tema ve konusunu belirleyiniz.
  2. İlk beyitte geçen ‘hazân/ bahâr’ , ‘neşât/ gam’ kelimeleri sizce nelerin simgesi olabilir? Yaşadığımız ayrılık ve üzüntüler, bize bir şeyler öğretir mi?
  3. İkinci beyitte şair, niçin mağrur olmamak gerektiğini vurguluyor? İnsan, güzelliği, makamı veya zenginliğiyle kibirlenme hakkına sahip midir? Niçin?
  1. “Bir hurûş ile eder bin hâne-i ikbâli pest/ Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz” beytinde şair, ne anlatmak istemiştir? Buradaki manayı ‘ahı tutmak’ deyimi ile ilişkilendirebilir miyiz?
  2. Aşağıdaki videoyu izleyerek gazelle ilgili yorumlar hakkında düşüncelerinizi söyleyiniz.

Hayati İnanç – Muhteşem Anlatım Nâbî “Bağı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz”

  1. Kültürel ve sosyal yapı ilişkisinden hareketle okuduğunuz gazelin yazıldığı
    dönemin zihniyetine dair neler söyleyebilirsiniz?
  2. Aşağıdaki parağrafı okuyunuz. Gazelde anlatılmak istenenler ile bu parçada anlatılanlar arasında nasıl bir bağ vardır? Tartışınız.

“… ekseriya zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir Mahkeme-i Kübrâya bırakılıyor, tehir ediliyor. Yoksa bakılmıyor değil. Bazan dünyada dahi ceza verir. Kurûn-u sâlifede cereyan eden âsi ve mütemerrid kavimlere gelen azaplar gösteriyor ki, insan başıboş değil; bir celâl ve gayret sillesine her vakit maruzdur.”

http://www.erisale.com/#content.tr.1.103

celâl: haşmet, görkem, yücelik (bk. c-l-l)
cereyan eden: meydana gelen
ekseriya: çoğunlukla (bk. k-s̱-r)
gayret: şeref, haysiyet, izzet (bk. ğ-y-r)
izzet: değer, kıymet, şeref, yücelik (bk. a-z-z)
kurûn-u sâlife: geçmiş çağlar
Mahkeme-i Kübrâ: öldükten sonra âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme (bk. ḥ-k-m; k-b-r)
maruz: tesirinde ve karşısında olma
mazlum: zulme, haksızlığa uğrayan (bk. ẓ-l-m)
mütemerrid: inatçı, inanmamakta direnen
sille: tokat
tehir edilmek: ertelenmek
zillet: hor, hakir, aşağılanma
  1. Divan Şiiri Grubu, hazırladığı gazellerden bir şiir dinletisi sunsun. Yapılan sunumlardan sonra dinlenen gazellerin ahenk unsurları, ses akışları ve hissettirdikleriniz ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
Divan Şiiri Grubu, hazırladığı gazellerden bir şiir dinletisi sunsun.
Divan Şiiri Grubu, hazırladığı gazellerden bir şiir dinletisi sunsun.
  1. Sunulan Gazelleri sınıf veya okul panosunda sergileyiniz. İmkanlar ölçüsünde okul
    dergisinde ve okulun internet sayfası edebiyat köşesinde yayınlayınız.

Daha Fazlası

Hayati İnanç’ın konuyla ilgili değerlendirmelerini okuyun:

URFALI ŞÂİR YÛSÜF NÂBÎ

Urfalı büyük şâir Yûsüf Nâbî (vefat 1712), çağdaşı olan Çorlulu Ali Paşa’nın kararıyla evi yıkılıp perîşân olunca aşağıdaki gazeli yazmış. Derler ki; “keşke yüz evi olup yüzü de yıkılsaydı da Nâbî’den, böyle yüz eser kalsaydı.” 


Bu şiire çok sonraları yapılan nazire ve tahmisler cidden kayda değer evsaftadır.


Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz

[Zaman bağının baharını da gördük güzünü de; üzerimizden neş’e rüzgârları da geçmiştir gam fırtınaları da.]

Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde

Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz 

[Mevki sahibi olunca zafer sarhoşu oluverme; zîrâ böylesine mest (sarhoş) olup sabah olunca da baş ağrısı çeken binlercesini görmüşlüğümüz var.]

Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine

Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz 

[Gönlü kırık olanın atıverdiği âh topunun nice büyük sultanların muhkem kalelerini yıktığını biliriz.]

Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest

Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz

[Derd ehli olanların kırıklıkla döktükleri gözyaşlarının yaptığı seller önünde nice gösterişli kâşânelerin, mâlikânelerin yerle bir olduğunu biliriz.]

Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi

Biz bu meydânın nice çâbük-süvârın görmüşüz

[O garipler ki, bütün sermâyeleri can yakıcı bir âh silâhından ibarettir ama, onu şöyle bir attıkları zaman, nice hızlı süvarilerin vurulup yere serildiklerini gördük.]
 
Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh

Bî-aded mağrûrun sadr-ı i’tibârın görmüşüz

[Sadarette itibar üzere oturan nicelerini gördük ki; gün geldi de onlar el pençe vaziyette pabuçluğu mekân tuttular (yani hizmetçi oldular)]

Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd

Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz

[O elindeki –gururla kaldırıp kaldırıp- içtiğin kadeh var ya, gün gelir de dilenci çanağına döner; benzerlerini çok gördük.]

Söz Nâbî’den açıldığı için bir diğer meşhur şiirini de takdim etmek isterim.

Sultan Dördüncü Mehmed zamanında hacca giden surre alayında geçer hadise. Nâbî merhûmun içinde bulunduğu kafileye –bugünkü tabirle- sponsorluk eden ağa Medine-i Münevvereye yaklaşıldığı bir sırada insanlık icabı hafif uykuya dalınca, Efendimizin bu kadar yakınında uykuyu edebe mugayir gören hikmet şairimiz irticalen yüksek sesle beş beyt terennüm eder:


 Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu!

Nazargâh-i ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu.

[Edebi terketmekten sakın! Zîrâ burası Allahü teâlânın sevgilisinin bulunduğu yerdir.

Bu yer, Hak teâlânın nazar evi, Resûl-i Ekrem’in makâmıdır.]

Ayrıca daha detaylı metin incelemesi için aşağıdaki alıntıyı inceleyiniz:

Şiirin Anlam Yönünden İncelenmesi
Açıklama – Yorum
Divan edebiyatında “hikemi tarz” adı verilen ve adeta Nâbi ile özdeşlenen şiir akımına uygun tarzda yazılan bu gazel, belli hayat tecrübelerini aktarması bakımından iyi bir örnektir.

Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz

(Dünya bahçesinin hemhazanını (sonbahar) hem baharını (ilkbahar) görmüşüz, biz neşenin de hüznün de zamanını görmüşüz.)

Şair, bu beyitte dünyanın geçiciliğini vurguluyor. Her şey gibi mevki, makam, güç ve zenginlik hep geçicidir. Beyitte geçen “bahar” güzel günleri, “hazan” ise sıkıntılı günleri simgeliyor. Şair, yaşantısı boyunca hem güzel günler hem de sıkıntılı günler gördüğünü belirtiyor.

Beyitteki “hazan – bahar” ve “neşat – gam” kelimeleri arasında tezat sanatı vardır. Aynı zamanda bu kelimeler arasında leff ü neşr sanatı vardır. Beyitteki “rüzgâr” kelimesinde hem “yel”, hem de “zaman” anlamları birlikte kullanıldığı için tevriye sanatı vardır.


LİSE / ORTAÖĞRETİM













“GÖÇMEN” BİR GÖÇMENE BAKMANIN ON ÜÇ YOLU – “Bir Kara Kuşa (ya da Kara Tavuğa) Bakmanın On Üç Yolu (1917)” (Wallace Stevens)’ndan esinlenerek hazırlanmış BİR DENEME YA DA ŞİİR YAZMA ETKİNLİĞİ / ALIŞTIRMASI

ORTAÖĞRETİM / LİSE

Türk Dili ve Edebiyatı

“GÖÇMEN” BİR GÖÇMENE BAKMANIN ON ÜÇ YOLU - “Bir Kara Kuşa (ya da Kara Tavuğa) Bakmanın On Üç Yolu (1917)” (Wallace Stevens)'ndan esinlenerek hazırlanmış BİR DENEME YA DA ŞİİR YAZMA ETKİNLİĞİ / ALIŞTIRMASI
“GÖÇMEN” BİR GÖÇMENE BAKMANIN ON ÜÇ YOLU – “Bir Kara Kuşa (ya da Kara Tavuğa) Bakmanın On Üç Yolu (1917)” (Wallace Stevens)’ndan esinlenerek hazırlanmış BİR DENEME YA DA ŞİİR YAZMA ETKİNLİĞİ / ALIŞTIRMASI


“GÖÇMEN”

BİR GÖÇMENE BAKMANIN ON ÜÇ YOLU

Bir Kara Kuşa (ya da Kara Tavuğa) Bakmanın On Üç Yolu (1917)” (Wallace Stevens)‘ndan esinlenerek hazırlanmış

BİR DENEME YA DA ŞİİR YAZMA ETKİNLİĞİ / ALIŞTIRMASI

Merhaba!

Umarım iyi vakit geçiriyorsunuzdur.

Bugün başlamanızı umduğum bir yazma alıştırması paylaşmak istiyorum!

Talimatlar:

Hakkında yazmak istediğiniz bir şey düşünün.

Somut bir şeyden başlamanız iyi olur, örneğin “toprak” veya “hava” veya “su” veya “ateş”.

Ne hakkında yazmak istediğinize karar verdiğinizde, o konuyu 13 farklı şekilde anlatmalısınız.

Nasıl yapacağınız size kalmış ama fikir, işiniz bittiğinde 13 noktadan oluşan bir örneğiniz olması gerektiğidir.

Bir seri sadece birkaç kelime olabilirken bir başkası herhangi bir uzunlukta büyüyebilir.

Tüm 13 aşamayı yazmaya çalışın.

En az 10 dakika yazın.

Durmayın!

Yazma alıştırması, Wallace Stevens’ın “Bir Kara Kuşa (ya da Kara Tavuğa) Bakmanın On Üç Yolu (1917)” adlı şiirinden esinlenmiştir.

Türkçe çevirisi aşağıda yer almaktadır.

Birlikte okumak isterseniz, sırayla ve şiir bitene kadar herkes birer nokta okuyabilir.

Bir sonraki derste yazılarınızın nasıl gittiğini konuşacağız.

Yazıp yazmadığınızı ve nasıl hissettirdiğinizi.

Yazdıysanız – lütfen getirin.

Ayrıca yazmakla ilgili her konuda soru sorabilirsiniz; yazma süreci, yayın dünyası, genel olarak edebiyat …

Başarılar dilerim.

Öğretmen ……………………

Bir Karatavuğa Bakmanın On Üç Yolu (Wallace Stevens)

I
Yirmi karlı dağın arasında,
Kımıldayan tek şey
Karatavuğun gözüydü.

II
Üç fikrim vardı,
Üstünde üç karatavuğun bulunduğu
Bir ağaç misali.

III
Fırıldanır karatavuk güz rüzgârlarında.
Küçük bir parçasıdır bu pandomimin.

IV
Bir erkek ve bir kadın
Yektir.
Bir erkek ve bir kadın ve bir karatavuk
Yektir.

V
Neyi yeğleyeceğimi bilmem,
Fiil çekimlerinin güzelliğini mi
Yoksa kinayelerin güzelliğini mi,
Karatavuk ıslık çaldığında
Ya da hemen sonrasında.

VI
Saçak buzları doldurdu uzun pencereyi
Barbar camla.
Karatavuğun gölgesi
Çaprazladı onu, bir uçtan öbür uca.
Ruh hali
Sökülmez bir gayenin
İzini sürdü gölgede.

VII
Ey Haddamlı sıska adamlar,
Niçin düşlersiniz altın kuşları?
Görmez misiniz karatavuk nasıl da
Yürür ayakları arasında
Kadınlarınızın?

VIII
Bilirim soylu şiveleri
Ve duru, kaçınılmaz ritimleri;
Fakat karatavuğun
Bütün bildiklerime tabi olduğunu da
Bilirim.

IX
Uçup gözden yittiğinde karatavuk,
Bir çok çemberinden birinin
Kenarını işaretledi.

X
Yeşil bir ışıkta uçan
Karatavukların görüntüsü karşısında,
Ses ahenginin yosmaları bile
Keskin bir çığlık atardı.

XI
Connecticut’u aşıp gitti
Cam bir faytonda.
Bir keresinde, bir korku işledi içine,
Atlarla faytonun gölgesini
Karatavuklarla
Karıştırdı mı diye.

XII
Deviniyor ırmak.
Karatavuklar uçuyor olmalı.

XIII
Bütün ikindi boyunca akşamdı.
Kar yağıyordu
Ve kar yağmaya devam edecekti.
Karatavuk tünedi
Sedir dallarına.

ŞAİR: Wallace Stevens (1879-1955, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 27.2.2009 12:56:00

ŞİMDİ SIRA SİZDE

  1. Siz de yukarıdaki örnekteki gibi bir konuya on üç farklı açıdan bakarak bir deneme yazısı ya da şiir yazınız.
  2. Hakkında yazmak istediğiniz bir şey düşünün.
  3. Somut bir şeyden başlamanız iyi olur, örneğin “toprak” veya “hava” veya “su” veya “ateş”.
  4. Ne hakkında yazmak istediğinize karar verdiğinizde, o konuyu 13 farklı şekilde anlatmalısınız.
  5. Nasıl yapacağınız size kalmış ama fikir, işiniz bittiğinde 13 noktadan oluşan bir örneğiniz olması gerektiğidir.
  6. Bir seri sadece birkaç kelime olabilirken bir başkası herhangi bir uzunlukta büyüyebilir.
  7. Tüm 13 aşamayı yazmaya çalışın. Her aşamada ana konunuz mutlaka yer almalıdır.
  8. En az 10 dakika yazın. Hiç durmayın.
  9. Aşağıda bu etkinlikten yola çıkarak yazılmış bir deneme yer almaktadır. Nasıl olduğunu inceleyiniz. Kendi yazdıklarınızla karşılaştırınız.

GÖÇMEN

BİR GÖÇMENE BAKMANIN ON ÜÇ YOLU

1

Neden göçer insan, hüç düşündünüz mü,

Neden doğduğu, sevdiği memleketini terk etsin ki?

Belki birşey arıyordur.

Ama ne?

2

Göçmen olmak zordur.

Ama gitmek zorunda,

Çünkü karnı aç,

Çünkü iş yok,

Çünkü aş yok, yemek yok.

3

Göçmen gitmek zorunda,

Çünkü güvende değil,

Çünkü hergün tepesinden bombalar yağıyor.

Ölen ne için ölüyor,

Öldüren ne için öldürüyor,

Bilmiyor.

4

Göçmen gitmek zorunda,

Gitmezse hapse girecek,

Gitmezse konuşamayacak,

Hep susacak.

Gitmezse kendi olamayacak.

5

Göçmen gitmek zorunda,

Yeni bir dünya arıyor,

Huzur arıyor.

Merak ediyor,

Öteki dünyalarda neler oluyor?

6

Ama göçmen olunca herşey bitmiyor.

Aslında herşey yeniden başlıyor.

Yeni bir ülke,

Yeni bir dil,

Yeni bir kültür,

Hayat belki de sıfırdan başlıyor.

7

Göçmen olmak zordur,

Çünkü bilmediğin bir dünyaya yelken açıyorsun,

Ne ile karşılaşacağını bilmiyorsun.

Belki de karşı taraftan ateş açacaklar,

Belki bir nehir ya da soğuk bir deniz suyunda boğulacaksın,

Belki de huzur aradığın yerde işkence göreceksin.

Göçmen olmak zordur,

Ama bir umut işte, belki …

8

Göçmen hayata tutunmak ister.

Göçmen aslında kimseye yük olmak istemez,

İstememeli de zaten.

Göçmen, var olduğunu hissetmek ister,

Göçmen yaşamak ister,

Sadece yaşamak,

Kendi gibi,

Kendi değerleriyle,

Ama dahil olduğu toplumla entegre olmuş, uyum içinde.

9

Göçmen sevmek ister, sever de,

Hem geldiği ülkeyi,

Hem gittiği ülkeyi,

Çünkü birisinde doğmuştur, büyümüştür, anıları vardır,

Çünkü diğerinde yaşıyordur, anıları vardır ve olacaktır.

10

Göçmenin hayalleri vardır,

Yeni bir dünya, yeni bir dünya,

Barış ve huzur içinde,

Yeni bir dünya.

11

Göçmen bir yolcudur aslında,

Aslında bütün insanlar bir yolcudur.

Ruhlar aleminden,

Anne karnından,

Çocukluktan,

Gençlikten,

İhtiyarlıktan,

Ölümden,

Kabirden,

Mahşerden,

Sırattan,

Sonsuzluğa uzanan bir yolda yolcudur.

Geldiği ülkede de kalmayacaktır.

O, öteki bir dünyaya gidecektir,

Aslında arzusu cennete gitmektir.

12

Aslında göçmenin arzusu cennet değil, sonsuzluktur.

Sonsuz yıllar boyu mutlu yaşamaktır.

13

Aslında göçmen bir şey arıyordur,

Kendisini var edeni,

Sonsuz varlığı,

Sonsuzluğu,

Sonsuz aşkı arıyordur,

Allah’ı.

KAYNAKLAR:

https://www.antoloji.com/bir-karatavuga-bakmanin-on-uc-yolu-wallace-stevens-siiri/

https://www.kitapyurdu.com/kitap/bir-karakusa-bakmanin-on-uc-yolu/426948.html

Bir Karakuşa Bakmanın On Üç Yolu, Wallace Stevens, Çevirmen: Gökçenur Ç., YİTİK ÜLKE YAYINLARI, 2017.




TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10


LİSE / ORTAÖĞRETİM