https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Hem öyle sehâvetperverâne sofralar kuruyor ki, bütün bu memleketin halklarına, hayvanlarına, herbir taifesine has ve lâyık, belki herbir ferdine mahsus ismiyle ve resmiyle bir tabla-i nimet veriliyor.” konusu işlenmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı Sözler Yirmi İkinci Söz Birinci Makam Altıncı Burhan.
KISA VİDEO
UZUN VİDEO
Yirmi İkinci Söz
Birinci Makam
ALTINCI BURHAN
Gel, bu geniş ovaya çıkacağız. HAŞİYE-2 İşte, o ova içinde yüksek bir dağ var. Üstüne çıkacağız, tâ bütün etrafı görülsün. Hem herşeyi yakınlaştıracak güzel dürbünleri de beraber alacağız. Çünkü bu acip memlekette acip işler oluyor. Her saatte, hiç aklımıza gelmeyen işler oluyor.
İşte, bak: Bu dağlar ve ovalar ve şehirler, birden değişiyor. Hem nasıl değişiyor! Öyle bir tarzda ki, milyonlarla birbiri içinde işler, gayet muntazam surette değişiyor. Adeta milyonlar mütenevvi kumaşlar birbiri içinde beraber dokunuyor gibi, pek acip tahavvülât oluyor.
Bak, o kadar ünsiyet ettiğimiz ve tanıdığımız çiçekli miçekli şeyler kayboldular.
Haşiye-2
Bahar ve yaz mevsiminde zeminin yüzüne işarettir. Zira yüz binler muhtelif mahlûkatın taifeleri birbiri içinde beraber icad edilir, rû-yi zeminde yazılır. Galatsız, kusursuz, kemâl-i intizamla değiştirilir. Binler sofra-i Rahmân açılır, kaldırılır, taze taze gelir. Herbir ağaç birer tablacı, herbir bostan birer kazan hükmüne geçer.
acip: şaşırtıcı, hayret verici âlem: kâinat, evren (bk. a-l-m) derc etmek: içine yerleştirmek galatsız: hatasız, yanlışsız harikulâde: olağanüstü haşiye: dipnot, açıklayıcı not hatem: mühür, damga icad: var etme, yaratma (bk. v-c-d) icmâl: özet (bk. c-m-l) ilânnâme: duyuru kalem-i kader: kader kalemi (bk. ḳ-d-r) kalem-i kudret: Allah’ın kudret kalemi (bk. ḳ-d-r) kâtip: yazıcı, yazan (bk. k-t-b) kemâl-i intizam: kusursuz derecede düzenlilik (bk. k-m-l; n-ẓ-m) | kitab-ı kebir: büyük kitap, kâinat (bk. k-t-b; k-b-r) mahiyet-i insaniye: insanın mahiyeti, iç yüzü, esası mahlûkat: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ) mu’cize: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z) mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z) muhtelif: çeşitli muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m) mütenevvi: çeşitli nakkaş: nakış ustası (bk. n-ḳ-ş) nihayetsiz: sonsuz rû-yi zemin: yeryüzü sair: diğer şecere-i hilkat: yaratılış ağacı (bk. ḫ-l-ḳ) | sofra-ı Rahmân: Allah’ın sınırsız rahmetiyle kulları önüne serdiği sofra (bk. r-ḥ-m) şuursuz: bilinçsiz, akılsız (bk. ş-a-r) tabiat: doğa, canlı cansız varlıklar; maddî âlem (bk. ṭ-b-a) tablacı: yiyecek sunan tahavvülât: değişiklikler taife: topluluk tanzimat: düzenlemeler (bk. n-ẓ-m) tefekkür: düşünme (bk. f-k-r) teşkilât: yapı, kuruluş ünsiyet etmek: alışmak zemin: yer ziynet: süs (bk. z-y-n) |
Muntazaman yerlerine ve mahiyetçe onlara benzer, fakat suretçe ayrı, başkaları geldiler. Adeta şu ova, dağlar birer sahife; yüz binlerle ayrı ayrı kitaplar içinde yazılıyor. Hem hatasız, noksansız olarak yazılıyor.
İşte, bu işler yüz derece muhaldir ki kendi kendine olsun. Evet, nihayet derecede san’atlı, dikkatli şu işler, kendi kendine olmak bin derece muhaldir ki, kendilerinden ziyade, san’atkârlarını gösteriyorlar.
Hem bunları işleyici, öyle mu’ciznümâ bir zattır ki, hiçbir iş ona ağır gelmez. Bin kitap yazmak, bir harf kadar ona kolay gelir.
Bununla beraber, her tarafa bak ki, hem öyle bir hikmetle herşeyi yerli yerine koyuyor; ve öyle mükrimâne, herkese lâyık oldukları lütufları yapıyor; hem öyle ihsanperverâne umumî perdeler ve kapılar açıyor ki, herkesin arzularını tatmin ediyor. Hem öyle sehâvetperverâne sofralar kuruyor ki, bütün bu memleketin halklarına, hayvanlarına, herbir taifesine has ve lâyık, belki herbir ferdine mahsus ismiyle ve resmiyle bir tabla-i nimet veriliyor.
İşte, dünyada bundan muhal birşey var mı ki, bu gördüğümüz işler içinde tesadüfî işler bulunsun; veya abes ve faidesiz olsun; veya müteaddit eller karışsın; veya ustası herşeye muktedir olmasın; veya herşey ona musahhar olmasın? İşte, ey arkadaş, haddin varsa buna karşı bir bahane bul!
abes: geresiz, lüzumsuz acip: şaşırtıcı, hayret verici âlem: dünya (bk. a-l-m) cüz’iyât: küçük, ferdî şeyler (bk. c-z-e) ecza: parçalar, bölümler (bk. c-z-e) erzak: rızıklar; yiyecek ve içecekler (bk. r-z-ḳ) eşcar: ağaçlar fail-i muhtar: dilediğini yapmakta serbest olan fâil (bk. f-a-l; ḫ-y-r) fert: birey (bk. f-r-d) gaip: görünmeyen âlem (bk. ğ-y-b) has/mahsus: özel haşiye: dipnot, açıklayıcı not hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y) hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m) | ihsanperverâne: bağışta bulunmayı pek sever şekilde (bk. ḥ-s-n) imdad: yardım inkılap: değişim, dönüşüm intizam: düzen (bk. n-ẓ-m) kafile: topluluk küllî: büyük, geniş (bk. k-l-l) lütûf: yardım, iyilik, bağış (bk. l-ṭ-f) mahiyet: nitelik, özellik merkep: binek mevcut: var olan (bk. v-c-d) mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z) muhal: imkânsız muhtelif: çeşitli mükrimâne: ikramlarda bulunarak (bk. k-r-m) muktedir: güç ve iktidar sahibi (bk. ḳ-d-r) muntazaman: düzenli olarak (bk. n-ẓ-m) musahhar: boyun eğmiş | müteaddit: çeşitli nebat: bitki nebatat: bitkiler nihayet: son nizâmât-ı külliye: kapsamlı ve her yerde geçerli olan düzenler (bk. n-ẓ-m; k-l-l) sahavetperverâne: cömertlikte bulunmaktan pek hoşlanır şekilde suret: şekil, görünüş (bk. ṣ-v-r) tabla-i erzak: yiyecek tablası (bk. r-z-ḳ) tabla-i nimet: nimet tablası (bk. n-a-m) taife: topluluk tesadüfî: rastgele, tesadüfen tevfik-i hareket: uygun hareket umumî: genel, herkese ait ziyade: fazla |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, Yirmi İkinci Söz, Birinci Makam, ALTINCI BURHAN, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
http://www.erisale.com/#content.tr.1.379
https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/yirmi-ikinci-soz/379
CUMARTESİ DERSLERİ
Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.
Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.
Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.
CUMARTESİ DERSLERİ
- Madem bir harf, kâtibini göstermeksizin olmaz. San’atlı bir nakış, nakkaşını bildirmemek olmaz. Nasıl olur ki, bir harfte koca bir kitabı yazan, bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş, kendi kitabıyla ve nakşıyla bilinmesin? – Cumartesi Dersleri 22. 5.
- Bir köyde iki müdür, bir şehirde iki vali, bir memlekette iki padişah bulunsa, karıştırır. Nerede kaldı, hadsiz hâkim-i mutlak beraber bulunsun! – Cumartesi Dersleri – 22. 4.
- “Biz öyle bir zâtın san’atıyız ki, bütün bu âlemimizi, bizi yaptığı ve suhuletle icad ettiği gibi kolaylıkla yapabilir bir zattır.” – Cumartesi Dersleri 22. 3.
- Hem de bak, bu demiri, toprağı, suyu, kömürü, bakırı, gümüşü, altını gaybî avucuna aldı, bir et parçası yaptı. Bak, gör! – Cumartesi Dersleri 22. 2.
- Bir saray gibi şu âlemin, bir şehir gibi şu memleketin tek bir ustası vardır. – Cumartesi Dersleri 22. 1.
- Bu derece mü’minlere muzır ve müz’iç olan vesvese ne hikmete binaen bize belâ olmuş? – Cumartesi Dersleri 21. 10.
- İşlediğin ameline “Acaba sahih olmuş mu?” deyip vesvese etme. Fakat “Kabul olmuş mu?” de, gururlanma, ucbe girme. – Cumartesi Dersleri 21. 9.
- Tedâi-yi efkâr, galiben ihtiyarsızdır; onda mes’uliyet yoktur. – Cumartesi Dersleri 21. 8.
- Mânâlar kalbden çıktıkları vakit, suretlerden çıplak olarak hayale girerler, oradan suretleri giyerler. – Cumartesi Dersleri 21. 7.
- EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. – Cumartesi Dersleri 21. 6.
- Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun? – Cumartesi Dersleri 21. 5.
- Ey sersem nefsim! Acaba şu vazife-i ubûdiyet neticesiz midir? Ücreti az mıdır ki sana usanç veriyor? – Cumartesi Dersleri 21. 4.
- Sen üç sabırla mükellefsin. Birisi, taat üstünde sabırdır. Birisi, mâsiyetten sabırdır. Diğeri, musibete karşı sabırdır. – Cumartesi Dersleri 21. 3.
- Kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve lâtife-i Rabbâniyemin havâ-yı nesîmini cezb ve celb eden namaz dahi seni usandırmamak gerektir. – Cumartesi Dersleri 21. 2.
- Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın? – Cumartesi Dersleri 21. 1.
Ders Dünyası - WORLD OF COURSES sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
“Hem öyle sehâvetperverâne sofralar kuruyor ki, bütün bu memleketin halklarına, hayvanlarına, herbir taifesine has ve lâyık, belki herbir ferdine mahsus ismiyle ve resmiyle bir tabla-i nimet veriliyor. – Cumartesi Dersleri 22. 6.” için 9 yanıt