ON DÖRDÜNCÜ REŞHA: Mahzen-i mu’cizat ve mu’cize-i kübrâ olan Kur’ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor. – Cumartesi Dersleri 19. 14.

ON DÖRDÜNCÜ REŞHA: Mahzen-i mu'cizat ve mu'cize-i kübrâ olan Kur'ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat'î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor. - Cumartesi Dersleri 19. 14.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Mahzen-i mu’cizat ve mu’cize-i kübrâ olan Kur’ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz On Dördüncü Reşha.

ON DÖRDÜNCÜ REŞHA: Mahzen-i mu'cizat ve mu'cize-i kübrâ olan Kur'ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat'î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor. - Cumartesi Dersleri 19. 14.
ON DÖRDÜNCÜ REŞHA: Mahzen-i mu’cizat ve mu’cize-i kübrâ olan Kur’ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor. – Cumartesi Dersleri 19. 14.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

Şuâât-ı Mârifetü’n-Nebî namındaki Türkçe bir risalede ve On Dokuzuncu Mektupta ve şu Sözde icmâlen işaret ettiğimiz delâil-i nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) beyan etmişim. Hem onda Kur’ân-ı Hakîmin vücuh-u i’câzı icmâlen zikredilmiş. Yine Lemeât namında Türkçe bir risalede ve Yirmi Beşinci Sözde Kur’ân’ın kırk vech ile mu’cize olduğunu icmâlen beyan ve kırk vücuh-u i’câzına işaret etmişim. O kırk vecihte, yalnız nazımda olan belâğati, İşârâtü’l-İ’câz namındaki bir tefsir-i Arabîde, kırk sahife içinde yazmışım. Eğer ihtiyacın varsa şu üç kitaba müracaat edebilirsin.

ON DÖRDÜNCÜ REŞHA

Mahzen-i mu’cizat ve mu’cize-i kübrâ olan Kur’ân-ı Hakîm, nübüvvet-i Ahmediye (a.s.m.) ile vahdâniyet-i İlâhiyeyi o derece kat’î ispat ediyor ki, başka burhana hâcet bırakmıyor. Biz de onun tarifine ve medar-ı tenkit olmuş bir iki lem’a-i i’câzına işaret ederiz.

İşte, Rabbimizi bize tarif eden Kur’ân-ı Hakîm,

• şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi,

• şu sahâif-i arz ve semâda müstetir künûz-u esmâ-i İlâhiyenin keşşafı,

• şu sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakaikın miftâhı,

• şu âlem-i şehadet perdesi arkasındaki âlem-i gayb cihetinden gelen
iltifâtât-ı Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliyenin hazinesi,

• şu âlem-i mâneviye-i İslâmiyenin güneşi, temeli, hendesesi,

• âvâlim-i uhreviyenin haritası,

• Zât ve sıfât ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı,
burhan-ı nâtıkı, tercüman-ı sâtıı,

• şu âlem-i insaniyet

insanlık âlemiin mürebbîsi, hikmet-i hakikîsi, mürşid ve hâdîsi,..


âlem-i gayb: görünmeyen âlem (bk. a-l-m; ğ-y-b)
âlem-i insaniyet: insanlık âlemi (bk. a-l-m)
âlem-i mâneviye-i İslâmiye: İslâmiyetin mânevî âlemi (bk. a-l-m; a-n-y; s-l-m)âlem-i şehadet: görünen âlem (bk. a-l-m; ş-h-d)âvâlim-i uhreviye: âhiret âlemleri (bk. a-l-m; e-ḫ-r)belâğat: maksada ve hale uygun güzel söz söyleme (bk. b-l-ğ)beyan: açıklama (bk. b-y-n)burhan: delilburhan-ı nâtık: konuşan delilcihet: yön, tarafdelâil-i nübüvvet-i Ahmediye: Hz. Muhammed’in peygamberliğinin delilleri (bk. n-b-e; ḥ-m-d)
hâcet: ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)
hâdî: doğru ve hak yolu gösterici (bk. h-d-y)
hakaik: gerçekler, doğrular (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hendese: plan
hikmet-i hakikî: gerçek hikmet (bk. ḥ-k-m; ḥ-ḳ-ḳ)
hitâbât-ı ezeliye: ezelî hitaplar (bk. ḫ-ṭ-b; e-z-l)
icmâlen: kısaca, özetle (bk. c-m-l)
iltifâtât-ı Rahmâniye: Rahmânî iltifatlar (bk. r-ḥ-m)
kat’î: kesin
kavl-i şârihi: açıklayıcı söz
keşşâf: keşfedici, açığa çıkarıcı (bk. k-ş-f)
kitab-ı kebîr-i kâinat: büyük kâinat kitabı (bk. k-t-b; k-b-r; k-v-n)
künûz-u esmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimlerinin hazineleri (bk. s-m-v; e-l-h)
Kur’ân-ı Hakîm: sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân (bk. ḥ-k-m)
lem’a-i i’câz: mu’cizelik parıltısı (bk. a-c-z)
mahzen-i mu’cizât: mu’cizeler deposu (bk. a-c-z)
medar-ı tenkit: tenkide sebep
miftâh: anahtar
mu’cize-i kübrâ: en büyük mu’cize (bk. a-c-z; k-b-r)
mürebbî: terbiye edici, eğitici (bk. r-b-b)
mürşid: doğru yolu gösterici (bk. r-ş-d)
müstetir: gizli, örtülü
muzmer: gizli, saklı
nazım: diziliş, tertip (bk. n-ẓ-m)
nübüvvet-i Ahmediye: Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği (bk. n-b-e; ḥ-m-d)
risale: kitap (bk. r-s-l)
sahâif-i arz ve semâ: yer ve gök sayfaları (bk. s-m-v)
Şuâât-ı Mârifetü’n-Nebî: Peygamberi tanıma parıltıları, nurları (bk. a-r-f; n-b-e)
sutûr-u hâdisât: hadiselerin satırları
tefsir-i Arabî: Arapça tefsir (bk. f-s-r)
tefsir-i vâzıh: açık tefsir (bk. f-s-r)
tercüman-ı sâtı: parlak tercüman
tercüme-i ezeliye: ezelden gelen tercüme (bk. e-z-l)
vahdâniyet-i İlâhiye: Cenab-ı Allah’ın birliği (bk. v-ḥ-d; e-l-h)
vecih: yön
vücuh-u i’câz: mu’cizelik yönleri (bk. a-c-z)
Zât ve sıfat ve şuûn-u İlâhîye: Allah’ın Zât, sıfat ve mukaddes özellikleri (bk. v-ṣ-f; ş-e-n; e-l-h)
zikredilmek: hatırlatılmak

• hem bir kitab-ı hikmet ve şeriat

hikmet ve kanun kitabı,

• hem bir kitab-ı dua ve ubûdiyet,

• hem bir kitab-ı emir ve davet,

• hem bir kitab-ı zikir ve marifet gibi,

• bütün hâcât-ı mâneviyesine karşı birer kitap ve bütün muhtelif ehl-i mesâlik ve meşârib olan evliya ve sıddıkînin, asfiya ve muhakkikînin herbirinin meşreplerine lâyık birer risale ibraz eden bir kütüphane-i mukaddesedir.

Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem’a-i i’câza bak ki: Kur’ân hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan, içinde tekrar müstahsendir, belki elzemdir ve eblâğdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil. Zira, zikrin şe’ni, tekrar ile tenvirdir. Duanın şe’ni, terdad ile takrirdir. Emir ve davetin şe’ni, tekrar ile te’kittir.

Hem herkes her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir olamaz, fakat bir sûreye galiben muktedir olur. Onun için, en mühim makàsıd-ı Kur’âniye ekser uzun sûrelerde derc edilerek, herbir sûre bir küçük Kur’ân hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için, tevhid ve haşir ve kıssa-i Musa gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş.

Hem cismânî ihtiyaç gibi, mânevî hâcat dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur: cisme hava, ruha Hû gibi. Bazısına her saat: Bismillâh gibi ve hâkezâ… Demek, tekrar-ı âyet, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş ve o ihtiyaca işaret ederek, uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder.

Hem Kur’ân müessistir, bir din-i mübînin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyetin temelleridir ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi değiştirip muhtelif tabakata, mükerrer suallerine cevaptır. Müessise, tesbit etmek için tekrar lâzımdır. Te’kid için terdad lâzımdır. Te’yid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır.


âlem-i İslâmiyet: İslâm âlemi (bk. a-l-m; s-l-m)
asfiya: Hz. Peygamberin çizgisinde yaşayan ilim ve takvâ sahibi büyük zatlar (bk. ṣ-f-y)
Bismillâh: Allah’ın adıyla (bk. s-m-v)
cismânî: bedensel
derc edilmek: yerleştirilmek
din-i mübîn: hak ve hakikatı açıklayan din, İslâm (bk. b-y-n)
eblağ: hâle ve maksada çok uygun (bk. b-l-ğ)
ehl-i kusur: kusur arayanlar
ehl-i mesâlik ve meşârib: mânevî usül, tarz ve yol sahipleri
ekser: pekçok (bk. k-s̱-r)
elzem: çok lüzumlu
esasat: esaslar, temeller
evliya: veliler (bk. v-l-y)
galiben: çoğunlukla
hâcât: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)
hâcât-ı mâneviye: mânevi ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c; a-n-y)
hâkezâ: bunun gibi
haşir: öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)
hayat-ı içtimaiye-i beşeriye: insanların toplum hayatı (bk. ḥ-y-y; c-m-a)
: O, Allah
ibraz etmek: göstermek
iştiyak: çok kuvvetli arzu ve istek
kitab-ı davet: davet kitabı (bk. k-t-b)
kitab-ı dua: dua kitabı (bk. k-t-b; d-a-v)
kitab-ı emir ve davet: emir ve davet kitabı (bk. k-t-b)
kitab-ı hikmet ve şeriat: hikmet ve kanun kitabı (bk. k-t-b; ḥ-k-m; ş-r-a)
kitab-ı zikir: zikir kitabı (bk. k-t-b)
kitab-ı zikir ve marifet: zikir ve Allah’ı tanıtan marifet kitabı (bk. k-t-b; a-r-f)
kitabı dua ve ubûdiyet: dua ve kulluk kitabı (bk. k-t-b; a-b-d)
kıssa-i Mûsâ: Hz. Mûsâ’nın hikâyesi
kütüphane-i mukadesse: mukaddes kütüphane (bk. k-t-b; ḳ-d-s)
lem’a-i i’câz: mu’cizelik parıltısı (bk. a-c-z)
makàsıd-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın maksatları ve gayeleri (bk. ḳ-ṣ-d)
meşrep: hareket tarzı, metod
müessis: tesis edici, kurucu
muhakkik: gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
muhtelif: çeşitli
mükerrer: tekrarlanan
muktedir: güç ve iktidar sahibi (bk. ḳ-d-r)
müstahsen: güzel, beğenilen (bk. ḥ-s-n)
risale: kitap (bk. r-s-l)
şe’n: özellik, hal (bk. ş-e-n)
sebeb-i kusur: kusur sebebi (bk. s-b-b)
sıddıkîn: daima doğruluk üzere ve Allah’a ve peygambere çok sâdık olanlar (bk. ṣ-d-ḳ)
tabakat: tabakalar
tahrik etmek: harekete geçirmek
takrir: yerleştirme, sağlamlaştırma
te’kid: kuvvetlendirme, pekiştirme
tekerrür-ü ihtiyaç: ihtiyacın tekrarlanması (bk. ḥ-v-c)
tekrar-ı âyet: âyetin tekrarı
tekrarat: tekrarlar
tenvir: nurlandırma (bk. n-v-r)
terdad: tekrar
tevehhüm etmek: zannettmek
tevhid: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma (bk. v-ḥ-d)

Hem öyle mesâil-i azîme ve hakaik-ı dakikadan bahsediyor ki, umumun kalblerinde yerleştirmek için, çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır.

Bununla beraber, sureten tekrardır. Fakat, mânen herbir âyetin çok mânâları, çok faideleri, çok vücuh ve tabakatı vardır. Herbir makamda ayrı bir mânâ ve faide ve maksatlar için zikrediliyor.

Hem Kur’ân’ın, mesâil-i kevniyenin bazısında ipham ve icmâli ise, irşadî bir lem’a-i i’cazdır. Ehl-i ilhâdın tevehhüm ettikleri gibi medar-ı tenkit olamaz ve sebeb-i kusur değildir.

Eğer desen: “Acaba neden Kur’ân-ı Hakîm, felsefenin mevcudattan bahsettiği gibi etmiyor? Bazı mesâili mücmel bırakır; bazısını, nazar-ı umumîyi okşayacak, hiss-i âmmeyi rencide etmeyecek, fikr-i avâmı tâciz edip yormayacak bir suret-i basitâne-i zahirânede söylüyor.”

Cevaben deriz ki: Felsefe hakikatin yolunu şaşırmış; onun için… Hem geçmiş derslerden ve Sözlerden elbette anlamışsın ki, Kur’ân-ı Hakîm şu kâinattan bahsediyor, tâ Zât ve sıfât ve esmâ-i İlâhiyeyi bildirsin. Yani, bu kitab-ı kâinatın maânîsini anlattırıp, tâ Hâlıkını tanıttırsın. Demek, mevcudata kendileri için değil, belki Mûcidleri için bakıyor. Hem umuma hitap ediyor. İlm-i hikmet ise mevcudata mevcudat için bakıyor. Hem hususan ehl-i fenne hitap ediyor.

Öyle ise, madem ki Kur’ân-ı Hakîm mevcudatı delil yapıyor, burhan yapıyor; delil zahirî olmak, nazar-ı umuma çabuk anlaşılmak gerektir. Hem madem ki Kur’ân-ı Mürşid bütün tabakat-ı beşere hitap eder. Kesretli tabaka ise tabaka-i avamdır. Elbette, irşad ister ki, lüzumsuz şeyleri ipham ile icmal etsin; ve dakik şeyleri temsil ile takrib etsin; ve muğâlatalara düşürmemek için, zahirî nazarlarında bedihî olan şeyleri lüzumsuz, belki zararlı bir surette tağyir etmemektir.


bedihî: açık, âşikar
burhan: delil
dakik: ince
ehl-i fen: bilim adamları
ehl-i ilhâd: inkârcılar, dinsizler
fikr-i avâm: avâmın, halkın düşüncesi (bk. f-k-r)
hakâik-ı dakika: ince hakikatler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
Hâlık: yaratıcı, herşeyi yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
hiss-i âmme: genelin hissi
hususan: özellikle
icmâl: özetleme (bk. c-m-l)
ilm-i hikmet: felsefe ilmi; Bediüzzaman’ın Eski Said döneminde felsefeye verdiği ad (bk. a-l-m; ḥ-k-m)
ipham: üstü kapalı bırakma
irşad: doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)
irşadî: hak yolu göstermeyle ilgili (bk. r-ş-d)
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
kesretli: çok (bk. k-s̱-r)
kitab-ı kâinat: kâinat kitabı (bk. k-t-b; k-v-n)
Kur’ân-ı Hakîm: sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân (bk. ḥ-k-m)
Kur’ân-ı Mürşid: doğru yolu gösterici Kur’ân (bk. r-ş-d)
lem’a-i i’caz: mu’cizelik parıltısı (bk. a-c-z)
maânî: mânâlar (bk. a-n-y)
maksat: gaye (bk. ḳ-ṣ-d)
medar-ı tenkit: tenkit nedeni
mesâil: meseleler (bk. m-s̱-l)
mesâil-i azîme: büyük meseleler (bk. m-s̱-l; a-z-m)
mesâil-i kevniye: yaratılışla ilgili meseleler (bk. m-s̱-l; k-v-n)
mevcudat: varlıklar (bk. v-c-d)
Mûcid: icad eden, yoktan var eden, Allah (bk. v-c-d)
mücmel: kısa, özetlenmiş (bk. c-m-l)
müessis: tesis edici, kurucu
muğâlata: demagoji, aldatma
nazar: bakış, dikkat (bk. n-ẓ-r)
nazar-ı umum: genelin bakışı (bk. n-ẓ-r)
rencide etmek: incitmek
sebeb-i kusur: kusur sebebi (bk. s-b-b)
suret: şekil, görüntü (bk. ṣ-v-r)
suret-i basitâne-i zahirâne: görünüşteki basit şekil (bk. ṣ-v-r; ẓ-h-r)
sureten: görünüşte
tabaka-i avam: halk tabakası
tabakat: tabakalar, dereceler
tabakat-i beşer: insan tabakaları
tâciz etmek: rahatsız etmek
tağyir etmek: değiştirmek
tahkik: doğruluğunu araştırma (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
takrib etmek: yaklaştırmak
takrir: yerleştirme
te’kid: kuvvetlendirme
te’yid: kuvvetlendirme
tekrir: tekrarlama
temsil: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)
terdad: tekrar
tesbit: sağlam şekilde yerleştirme
tevehhüm etmek: zannetmek, kuruntulanmak
umum: genel
vücuh: yönler
zahirî: açık, görünürde (bk. ẓ-h-r)
Zât ve sıfât ve esmâ-i İlâhiye: Cenab-ı Allah’ın Zâtı, sıfatı ve isimleri (bk. v-ṣ-f; s-m-v; e-l-h)

Meselâ güneşe der, “Döner bir siracdır, bir lâmbadır.” Zira, güneşten, güneş için, mahiyeti için bahsetmiyor. Belki bir nevi intizamın zembereği ve nizamın merkezi olduğundan, intizam ve nizam ise Sâniin âyine-i marifeti olduğundan bahsediyor.

Evet, der:

 اَلشَّمْسُ تَجْرِى 1 

“Güneş döner.” Bu “döner” tabiriyle, kış-yaz, gece-gündüzün deverânındaki muntazam tasarrufât-ı kudreti ihtar ile azamet-i Sânii ifham eder. İşte, bu “dönmek” hakikati ne olursa olsun, maksud olan ve hem mensuc, hem meşhud olan intizama tesir etmez.

Hem der:

 وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِراَجاً 

2 Şu “sirac” tabiriyle, âlemi bir kasır suretinde, içinde olan eşya ise insana ve zîhayata ihzar edilmiş müzeyyenat ve mat’ûmat ve levazımat olduğunu ve güneş dahi musahhar bir mumdar olduğunu ihtar ile, rahmet ve ihsan-ı Hâlıkı ifham eder.

Şimdi bak, şu sersem ve geveze felsefe ne der? Bak, diyor ki: “Güneş bir kütle-i azîme-i mâyia-i nâriyedir. Ondan fırlamış olan seyyârâtı etrafında döndürüp, cesâmeti bu kadar, mahiyeti böyledir, şöyledir…” Mûhiş bir dehşetten, müthiş bir hayretten başka, ruha bir kemâl-i ilmî vermiyor. Bahs-i Kur’ân gibi etmiyor.

Buna kıyasen, bâtınen kof, zâhiren mutantan felsefî meselelerin ne kıymette olduğunu anlarsın. Onun şaşaa-i surisine aldanıp Kur’ân’ın gayet mu’ciznümâ beyanına karşı hürmetsizlik etme.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:

1 : Yâsin Sûresi, 36:38.
2 : “Güneşi bir kandil yaptı.” Nuh Sûresi, 71:16.


âyine-i marifet: Allah’ı tanıma ve bilme aynası (bk. a-r-f)
azamet-i Sânii: her şeyi san’atlı olarak yaratan Allah’ın büyüklüğü (bk. a-z-m; ṣ-n-a)
bahs-i Kur’ân: Kur’ân’ın bahsi
bâtınen: içyüzünde
beyan: açıklama (bk. b-y-n)
cesâmet: büyüklük
deverân: dönüş
hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
ifham: anlatma, bildirme
ihsan-ı Hâlık: Yaratıcının ihsanı, bağışı (bk. ḥ-s-n; ḫ-l-ḳ)
ihtar: hatırlatma
ihzar: hazırlama (bk. ḥ-ḍ-r)
intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)
kasır: saray
kemâl-i ilmî: ilmî mükemmellik (bk. k-m-l; a-l-m)
kof: boş
kütle-i azîme-i mâyia-i nâriye: sıvı haldeki büyük ateş kütlesi (bk. a-ẓ-m)
levazımat: gerekli şeyler
mahiyet: özellik, nitelik, içyüz
maksud: kastedilen, istenen (bk. ḳ-ṣ-d)
mat’ûmat: yiyecekler
mensuc: dokunmuş olan, dokunan
meşhud: görünen (bk. ş-h-d)
mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z)
mûhiş: korkutucu, dehşet verici
mumdar: ışık veren
muntazam: düzenli (bk. n-ẓ-m)
musahhar: emre verilmiş
mutantan: tantanalı, gösterişli
müzeyyenat: süslenmiş güzel şeyler (bk. ẓ-y-n)
nevi: çeşit
nizam: düzen (bk. n-ẓ-m)
rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)
Sâni: her şeyi san’atla yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)
şaşaa-i suriye: görünüşteki parlaklık ve gösteriş
seyyârât: gezegenler
sirac: kandil, lamba
suret: şekil, görüntü (bk. ṣ-v-r)
tasarrufât-ı kudret: kudretin tasarrufları, icraatları (bk. ṣ-r-f; ḳ-d-r)
zâhiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r)
zemberek: hareketi sağlayan güç kaynağı
zîhayat: canlı (bk. ẕî, ḥ-y-y)
zira: çünkü

اَللّٰهُمَّ اجْعَلِ الْقُرْاٰنَ شِفَاۤءً لَنَا وَلِكَاتِبِهِ وَاَمْثاَلِهِ مِنْ كُلِّ دَاۤءٍ، وَمُونِساً لَنَا وَلَهُمْ فِى حَيَاتِنَا وَبَعْدَ مَمَاتِنَا، وَفِى الدُّنْياَ قَريِنًا، وَفِى الْقَبْرِ مُونِسًا، وَفِى الْقِيَامَةِ شَفِيعًا، وَعَلَى الصِّرَاطِ نُوراً، وَمِنَ النَّارِ سِتْراً وَحِجَاباً، وَفِى الْجَنَّةِ رَفِيقًا، وَاِلَى
الْخَيْراَتِ كُلِّهاَ دَلِيلاً وَاِمَامًا، بِفَضْلِكَ وَجُودِكَ وَكَرَمِكَ وَرَحْمَتِكَ يَاۤ اَكْرَمَ اْلاَكْرَمِينَ وَيَاۤ اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، اٰمِينَ – اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى مَنْ اُنْزِلَ عَلَيْهِ الْفُرْقاَنُ الْحَكِيمُ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِۤ اَجْمَعِينَ، اٰمِينَ، اٰمِينَ 1

İHTAR: Arabî Risaletü’n-Nur’da On Dördüncü Reşhanın Altı Katresi, bahusus Dördüncü Katrenin Altı Nüktesi, Kur’ân-ı Hakîmin kırk kadar envâ-ı i’câzından on beşini beyan eder. Ona iktifâen burada ihtisar ettik. İstersen ona müracaat et; bir hazine-i mu’cizat bulursun.

Dipnotlar – Arapça İbareler – Haşiyeler:

1 : Allah’ım! Kur’ân’ı bize, bu risalenin kâtibine ve onun emsali olan zatlara her türlü dert için şifa kıl. Bize ve onlara, hayatımızda ve ölümümüzden sonra Kur’ân ile ünsiyet ettir. Kur’ân’ı bu dünyada bir dost, kabirde bir mûnis, kıyamette bir şefaatçi, sırat üzerinde bir nur, ateşe karşı bir siper ve hicap, Cennette bir refik ve bütün hayırlar için bir yol gösterici ve imam kıl. Bütün bunları bize fazlınla, cûdunla, kereminle ve rahmetinle ihsan et, ey kerem sahiplerinin en kerîmi ve merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz. Âmin. Allahım! Furkan-ı Hakîmin kendisine indirildiği zâta ve bütün âl ve ashâbına salât ve selâm et. Âmin, âmin.


Arabî: Arapça
bahusus: özellikle
beyan etmek: açıklamak (bk. b-y-n)
envâ-ı i’câz: mu’cizelik türleri (bk. a-c-z)
hazine-i mu’cizat: mu’cizeler hazinesi (bk. a-c-z)
ihtar: hatırlatma
ihtisar etmek: kısaltmak
iktifâen: yeterli görerek
Kur’ân-ı Hakîm: sayısız hikmetleri içinde bulunduran Kur’ân (bk. ḥ-k-m)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, On Dördüncü Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/on-dokuzuncu-soz/328

http://www.erisale.com/#content.tr.1.328


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


ON ÜÇÜNCÜ REŞHA: Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor. – Cumartesi Dersleri 19. 13.

ON ÜÇÜNCÜ REŞHA: Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor. - Cumartesi Dersleri 19. 13.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz On Üçüncü Reşha.

ON ÜÇÜNCÜ REŞHA: Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor. - Cumartesi Dersleri 19. 13.
ON ÜÇÜNCÜ REŞHA: Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor. – Cumartesi Dersleri 19. 13.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

ON ÜÇÜNCÜ REŞHA

Acaba bütün efâzıl-ı benî Âdemi arkasına alıp, arz üstünde durup, Arş-ı Âzama müteveccihen el kaldırıp dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman ve bihakkın fahr-i kâinat ne istiyor?

Bak, dinle: Saadet-i ebediye istiyor. Bekà istiyor. Lika istiyor. Cennet istiyor. Hem, merâyâ-yı mevcudatta ahkâmını ve cemâllerini gösteren bütün esmâ-i kudsiye-i İlâhiye ile beraber istiyor. Hattâ, eğer rahmet, inâyet, hikmet, adalet gibi hesapsız o matlubun esbab-ı mucibesi olmasaydı, şu zâtın tek duası, baharımızın icadı kadar kudretine hafif gelen şu Cennetin binasına sebebiyet verecekti.

Evet, nasıl ki onun risaleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına sebebiyet verdi. Öyle de, onun ubûdiyeti dahi öteki dârın açılmasına sebeptir. Acaba ehl-i akıl ve tahkike

 لَيْسَ فِى اْلاِمْكَانِ اَبْدَعُ مِمَّا كَانَ 

dedirten şu meşhud intizam-ı fâik, şu rahmet içinde kusursuz hüsn-ü san’at ve misilsiz cemâl-i Rububiyet, hiç böyle bir çirkinliği, böyle bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul eder mi ki, en cüz’î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip ifa etsin; en ehemmiyetli, en lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın? Hâşâ ve kellâ!. Yüz bin defa hâşâ! Böyle bir cemâl, böyle bir çirkinliği kabul etmez, çirkin olmaz.

Yahu, ey hayalî arkadaşım! Şimdilik kâfidir, geri gitmeliyiz. Yoksa, yüz sene şu zamanda, şu cezirede kalsak, yine o zâtın garaib-i icraatını ve acaib-i vezâifini, yüzden birisine tamamen ihata edip temâşâsında doyamayız. Şimdi, gel, üstünde döneceğimiz her asra birer birer bakacağız. Bak, nasıl her asır, o şems-i hidayetten aldıkları feyizle çiçek açmışlar; Ebû Hanife, Şâfiî, Ebû Bayezid-i Bistâmî,


Dipnot-1

“İmkân dairesinde, şu varlık âleminden daha mükemmeli, daha üstünü yoktur.” İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn 4:258; İbni Arabî, el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye, 1:53, 4:154.


acaib-i vezâif: vazifelerin şaşırtıcılıkları
ahkâm: hükümler (bk. ḥ-k-m)
Arş-ı Âzam: Cenab-ı Hakkın yücelik ve egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş; a-z-m)
arz: yeryüzü
bekà: devamlılık, sonsuzluk (bk. b-ḳ-y)
bihakkın: gerçek anlamıyla (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
cemâl: güzellik (bk. c-m-l)
cemâl-i Rububiyet: Allah’ın bütün mahlukâtı terbiye ediciliğinin güzelliği (bk. c-m-l; r-b-b)
cezire: yarımada
cüz’î: küçük, basit (bk. c-z-e)
dâr: yer
dâr-ı imtihan: imtihan yeri
Ebû Bayezid-i Bistâmî: (bk. bilgiler)
Ebû Hanife: (bk. bilgiler-İmâm-ı Âzam)
efâzıl-ı benî Âdem: insanlığın en faziletlileri (bk. f-ḍ-l)
ehl-i akıl ve tahkik: gerçeği araştıran akıl sahipleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
esbab-ı mucibe: gerektirici sebepler (bk. s-b-b; c-v-b)
esmâ-i kudsiye-i İlâhiye: Allah’ın mukaddes isimleri (bk. s-m-v; ḳ-d-s; e-l-h)
fahr-i kâinat: bütün âlemin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m.) (bk. k-v-n)
ferîd-i kevn ü zaman: zaman ve varlığın bir tanesi (bk. f-r-d; k-v-n)
feyiz: ilham, bolluk, bereket (bk. f-y-ḍ)
garaib-i icraat: icraatın gariplikleri
hâşâ ve kellâ: asla ve asla
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)
hüsn-ü san’at: sanat güzelliği (bk. ḥ-s-n; ṣ-n-a)
icad: var etme, yaratma (bk. v-c-d)
ifa etme: yerine getirme
ihata etmek: kavramak
inâyet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik (bk. a-n-y)
intizam: düzenlilik (bk. n-ẓ-m)
intizam-ı fâik: üstün düzenlilik (bk. n-ẓ-m)
kudret: güç, iktidar (bk. ḳ-d-r)
lika: Allah’a kavuşma
matlup: istek (bk. ṭ-l-b)
merâyâ-yı mevcudat: varlıklar aynası (bk. v-c-d)
meşhud: görünen (bk. ş-h-d)
misilsiz: benzersiz (bk. m-s̱-l)
müteveccihen: yönelerek
risalet: peygamberlik (bk. r-s-l)
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
Şâfiî: (bk. bilgiler-İmâm-ı Şâfiî)
şems-i hidayet: hidayet güneşi (bk. h-d-y)
şeref-i nev-i insan: insanlığın şerefi
temâşâ: seyretme
ubûdiyet: kulluk (bk. a-b-d)

Şah-ı Geylânî, Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Gazâlî, İmam-ı Rabbânî gibi milyonlar münevver meyveler veriyor.

Meşhudâtımızın tafsilâtını başka vakte tâlik edip, o mu’ciznümâ ve hidayet-edâya, bir kısım kat’î mu’cizâtına işaret eden bir salâvat getirmeliyiz.

عَلٰى مَنْ اُنْزِلَ عَلَيْهِ الْفُرْقَانُ الْحَكِيمُ مِنَ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ     مِنَ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ     سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَاَلْفُ اَلْفِ سَلاَمٍ بِعَدَدِ حَسَنَاتِ اُمَّتِهِ     عَلٰى مَنْ بَشَّرَ بِرِسَالَتِهِ التَّوْرٰيةُ وَاْلاِنْجِيلُ وَالزَّبُورُ     وَبَشَّرَ بِنُبُوَّتِهِ اْلاِرْهَاصَاتُ وَهَوَاتِفُ الْجِنِّ وَاَوْلِيَۤاءُ اْلاِنْسِ وَكَوَاهِنُ الْبَشَرِ     وَانْشَقَّ بِاِشَارَتِهِ الْقَمَرُ     سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَسَلاَمٍ بِعَدَدِ اَنْفَاسِ اُمَّتِهِ     عَلٰى مَنْ جَۤائَتْ لِدَعْوَتِهِ الشَّجَرُ، وَنَزَلَ سُرْعَةً بِدُعَۤائِهِ الْمَطَرُ، وَاَظَلَّتْهُ الْغَمَامَةُ مِنَ الْحَرِّ     وَشَبِعَ مِنْ صَاعٍ مِنْ طَعَامِهِ مِاٰۤتٌ مِنَ الْبَشَرِ، وَنَبَعَ الْمَۤاءُ مِنْ بَيْنِ اَصَابِعِهِ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ كَالْكَوْثَرِ، وَاَنْطَقَ اللهُ لَهُ الضَّبَّ وَالظَّبْىَ وَالْجِذْعَ وَالزِّرَاعَ وَالْجَمَلَ وَالْجَبَلَ وَالْحَجَرَ وَالْمَدَرَ صَاحِبِ الْمِعْرَاجِ وَمَا زَاغَ الْبَصَرُ     سَيِّدِنَا وَشَفِيعِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفُ اَلْفِ صَلاَةٍ وَسَلاَمٍ بِعَدَدِ كُلِّ الْحُرُوفِ الْمُتَشَكِّلَةِ فِى الْكَلِمَاتِ الْمُتَمَثِّلَةِ بِاِذْنِ الرَّحْمٰنِ فِى مَرَايَا تَمَوُّجَاتِ الْهَوَۤاءِ عِنْدَ قِرَاءَةِ كُلِّ كَلِمَةٍ مِنَ الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ قَارِئٍ مِنْ اَوَّلِ النُّزُولِ اِلٰۤى اٰخِرِ الزَّمَانِ     وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا يَۤا اِلٰهَنَا بِكُلِّ صَلاَةٍ مِنْهَا.. اٰمِينَ     1


Dipnot-1

Rahmânü’r-Rahîmden, Arş-ı Âzamdan gelen Furkan-ı Hakîmin kendisine indiği Efendimiz Muhammed’e, ümmetinin hasenatı adedince milyonlar salât ve milyonlar selâm olsun.

Risaleti Tevrat, İncil ve Zebur’da müjdelenen; nübüvveti irhâsâtla, cinlerin hâtifleriyle, insanlık âleminin evliyalarıyla, beşerin kâhinleriyle müjdelenen; bir işaretiyle ay parçalanan Efendimiz Muhammed’e, ümmetinin hasenâtı adedince milyonlar salât ve selâm olsun.

Davetine ağaçların koşup geldiği, duâsıyla yağmurun hemen iniverdiği, sıcaktan korumak için bulutların ona gölge yaptığı, bir ölçek yemeğiyle yüzlerce insanın doyduğu, parmaklarının arasından üç defa kevser gibi suların çağladığı, onun hürmetine Allah’ın, kertenkeleyi, ceylânı, ağaç kütüğünü, zehirli keçinin kolunu, deveyi, dağı, taşı ve toprağı konuşturduğu, Miracın sahibi ve gözünün asla şaşmadığı o mu’cize-i kübrâda ruyetullaha mazhar olan Efendimiz ve Şefîimiz Muhammed’e, Kur’ân’ın ilk indiği zamandan kıyamete kadar onu okuyan herbir okuyucunun okuduğu herbir kelimenin hava dalgalarının aynalarına Rahmân’ın izniyle yansıyan bütün kelimelerinin bütün harfleri adedince, milyonlar salât ve selâm olsun.

Bütün bu salâvatlardan herbiri hürmetine bizi bağışla, ey İlâhımız, bize merhamet et. Âmin.


hidayet-edâ: hidayet verici (bk. h-d-y)
İmam-ı Gazâlî: (bk. bilgiler)
İmam-ı Rabbânî: (bk. bilgiler)
kat’i: kesin
meşhudât: görünenler (bk. ş-h-d)
mu’cizât: mu’cizeler (bk. a-c-z)
mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z)
münevver: nurlu, aydınlanmış (bk. n-v-r)
Şah-ı Geylânî: (bk. bilgiler-Abdülkâdir-i Geylânî)
Şah-ı Nakşibend: (bk. bilgiler)
salâvat: Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası (bk. ṣ-l-v)
tafsilât: ayrıntılar
tâlik etmek: sonraya bırakmak

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, On Üçüncü Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.326


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


ON İKİNCİ REŞHA: Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. – Cumartesi Dersleri – 19. 12.

ON İKİNCİ REŞHA: Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. - Cumartesi Dersleri - 19. 12.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz On İkinci Reşha.

ON İKİNCİ REŞHA: Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. - Cumartesi Dersleri - 19. 12.
ON İKİNCİ REŞHA: Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. – Cumartesi Dersleri – 19. 12.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

ON İKİNCİ REŞHA

İşte, şu zat, şu mevcudat Hâlıkının vahdâniyetinin hakkaniyeti derecesinde hak bir burhan-ı nâtık, bir delil-i sadık olduğu gibi, haşrin ve saadet-i ebediyenin dahi bir burhan-ı katıı, bir delil-i sâtııdır. Belki, nasıl ki o zat, hidayetiyle saadet-i ebediyenin sebeb-i husulü ve vesile-i vusulüdür; öyle de, duasıyla, niyazıyla o saadetin sebeb-i vücudu ve vesile-i icadıdır. Haşir meselesinde geçen1 şu sırrı, makam münasebetiyle tekrar ederiz.

İşte, bak: O zat öyle bir salât-ı kübrâda dua ediyor ki, güya şu cezire, belki arz, onun azametli namazıyla namaz kılar, niyaz eder.

Bak, hem öyle bir cemaat-i uzmâda niyaz ediyor ki, güya benî Âdemin zaman-ı Âdemden asrımıza, kıyamete kadar bütün nuranî, kâmil insanlar, ona ittibâ ile iktidâ edip duasına âmin diyorlar.

Hem bak, öyle bir hâcet-i âmme için dua ediyor ki, değil ehl-i arz, belki ehl-i semâvât, belki bütün mevcudat, niyazına, “Evet, yâ Rabbenâ, ver, biz dahi istiyoruz” deyip iştirak ediyorlar.

Hem öyle fakirâne, öyle hazinâne, öyle mahbubâne, öyle müştakâne, öyle tazarrukârâne niyaz ediyor ki, bütün kâinatı ağlattırıyor, duasına iştirak ettiriyor.

Bak, hem öyle bir maksat, öyle bir gaye için dua ediyor ki, insanı ve âlemi, belki bütün mahlûkatı esfel-i sâfilînden, sukuttan, kıymetsizlikten, faidesizlikten, âlâ-yı illiyyîne, yani kıymete, bekàya, ulvî vazifeye çıkarıyor.

Bak, hem öyle yüksek bir fizâr-ı istimdatkârâne ve öyle tatlı bir niyaz-ı istirhamkârâne ile istiyor, yalvarıyor ki, güya bütün mevcudata ve semâvâta ve Arşa işittirip, vecde getirip, duasına “Âmin Allahümme âmin” dedirtiyor.

Bak, hem öyle Semî, Kerîm bir Kadîrden, öyle Basîr, Rahîm bir Alîmden hâcetini istiyor ki, bilmüşahede, en hafî bir zîhayatın en hafî bir hâcetini, bir niyazını görür, işitir, kabul eder, merhamet eder. Çünkü istediğini—velev lisan-ı hâl ile olsun—verir. Ve öyle bir suret-i hakîmâne, basîrâne, rahîmânede verir ki, şüphe bırakmaz, bu terbiye ve tedbir öyle bir Semî ve Basîr ve öyle bir Kerîm ve Rahîme hastır.


Dipnot-1

bk. Onuncu Söz, Mukaddime, Dördüncü İşaret, Beşinci Hakikat.

âlâ-yı illiyyîn: yücelerin en yücesi
Alîm: sonsuz ilim sahibi ve ilmi her şeyi kuşatan Allah (bk. a-l-m)
Allahümme âmin: ey Allahım, kabul eyle (bk. e-m-n)
âmin: Allahım kabul eyle (bk. e-m-n)
Arş: Allah’ın hüküm ve egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş)
arz: yeryüzü
azametli: büyük (bk. a-z-m)
Basîr: her şeyi gören Allah (bk. b-ṣ-r)
basîrâne: görerek (bk. b-ṣ-r)
bekà: süreklilik, sonsuzluk (bk. b-ḳ-y)
benî Âdem: Âdemoğulları, insanlar
bilmüşahede: görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)
burhan-ı katı: sağlam delil
burhan-ı nâtık: konuşan delil
cemaat-i uzmâ: büyük cemaat (bk. c-m-a; a-ẓ-m)
cezire: yarımada
delil-i sadık: doğru delil (bk. ṣ-d-ḳ)
delil-i sâtı: parlak delil
ehl-i arz: yeryüzündekiler
ehl-i semâvat: göktekiler (bk. s-m-v)
esfel-i sâfilîn: aşağıların en aşağısı
fakirâne: muhtaç bir şekilde (bk. f-ḳ-r)
fizâr-ı istimdatkârâne: yardım isteyerek inleyip ağlamak
hâcet: ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)
hâcet-i âmme: genel ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)
hafî: gizli
Hâlık: yaratıcı Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
hakkaniyet: doğruluk (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
haşir: öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)
hazinâne: hüzünlü bir şekilde
hidayet: hak ve doğru yolda oluş (bk. h-d-y)
iktida: uyma
iştirak etmek: katılmak
ittibâ: tabi olma, uyma
Kadîr: sonsuz güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r)
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
kâmil: kemâl ve fazilet sahibi (bk. k-m-l)
Kerîm: sonsuz cömertlik ve ikram sahibi Allah (bk. k-r-m)
lisan-ı hâl: hal ve beden dili
mahbubâne: sevimli bir şekilde (bk. ḥ-b-b)
mahlukât: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)
mevcudat: varlıklar (bk. v-c-d)
müştakâne: iştiyakla, çok isteyerek
niyaz: dua, yalvarma
niyaz-ı istirhamkârâne: rahmet dilercesine dua (bk. r-ḥ-m)
nuranî: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)
Rahîm: sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)
rahîmâne: merhametli bir şekilde (bk. r-ḥ-m)
saadet: mutluluk
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
salât-ı kübrâ: en büyük namaz (bk. ṣ-l-v; k-b-r)
sebeb-i husul: meydana gelme sebebi
sebeb-i vücud: varlık sebebi (bk. v-c-d)
semâvât: gökler (bk. s-m-v)
Semî: her şeyi işiten Allah (bk. s-m-a)
sukut: düşüş, alçalış
suret-i hakîmâne: hikmetli bir şekilde (bk. ṣ-v-r ; ḥ-k-m)
tazarrukârâne: yalvarıp yakararak
tedbir: idare etme (bk. d-b-r)
ulvî: yüce
vahdâniyet: birlik (bk. v-ḥ-d)
vecd: coşku
velev: eğer, hatta
vesile-i icad: var ediliş vesilesi (bk. v-c-d)
vesile-i vusul: kavuşma vesilesi
yâ Rabbenâ: ey Rabbimiz (bk. r-b-b)
zaman-ı Âdem: Âdem Peygamberin (a.s.) zamanı
zîhayat: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, On İkinci Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.324


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


ON BİRİNCİ REŞHA: Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor. – Cumartesi Dersleri 19. 11.

ON BİRİNCİ REŞHA: Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor. - Cumartesi Dersleri 19. 11.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz On Birinci Reşha.

ON BİRİNCİ REŞHA: Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor. - Cumartesi Dersleri 19. 11.
ON BİRİNCİ REŞHA: Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor. – Cumartesi Dersleri 19. 11.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

ON BİRİNCİ REŞHA

Böyle acip ve muammâ-âlûd şu kâinatın perde-i zahiriyesi altında, elbette ve elbette böyle acaip bizi bekliyor. Böyle acaibi haber verecek, böyle harika ve fevkalâde mu’ciznümâ bir zat lâzımdır.

Hem bu zâtın gidişatından görünüyor ki, o görmüş ve görüyor ve gördüğünü söylüyor.

Hem bizi nimetleriyle perverde eden şu semâvât ve arzın İlâhı bizden ne istiyor, marziyâtı nedir; pek sağlam olarak bize ders veriyor.

Hem bunlar gibi daha pek çok merak-âver, lüzumlu hakaikı ders veren bu zâta karşı herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?


ahbâr: haberler
ahvâl: haller, durumlar
arz: yeryüzü
Arz: Dünya
berk-i zâil: bir an parlayıp yok olan şimşek
burhan-ı katı: sağlam delil
burhan-ı nâtık: konuşan delil
delil-i sadık: doğru delil (bk. ṣ-d-ḳ)
delil-i sâtı: parlak delil
ekser: çoğunluk (bk. k-s̱-r)
hakaik: gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikî: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakkaniyet: doğruluk (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
Hâlık: yaratıcı Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
haşir: öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)
hidayet: hak ve doğru yolda oluş (bk. h-d-y)
inkılâp: değişim, dönüşüm
istikbal: gelecek
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
Kamer: Ay
katre: damla
küre-i arz: yerküre, dünya
marziyât: Allah’ın rızasına uygun işler
menzil: mekan, yer (bk. n-z-l)
merak-âver: merak verici
mevcudat: varlıklar (bk. v-c-d)
misbah: lamba
mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z)
muammâ-âlûd: anlaşılması zor ve karışık
nisbet: kıyas, oran (bk. n-s-b)
nisbeten: kıyasla (bk. n-s-b)
perde-i zahiriye: görünürdeki perde (bk. ẓ-h-r)
pervaz etmek: uçmak
perverde etmek: beslemek
saadet: mutluluk
saadet-i dünyeviye: dünyaya ait mutluluk
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
semâvat: gökler (bk. s-m-v)
şems-i sermed: devamlı ve sürekli güneş
serap: göz aldanması
Sultan: otorite, kudret ve egemenlik sahibi olan Allah (bk. s-l-ṭ)
vahdâniyet: birlik (bk. v-ḥ-d)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Onbirinci Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.324


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


ONUNCU REŞHA: Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. – Cumartesi Dersleri 19. 10.

ONUNCU REŞHA: Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. - Cumartesi Dersleri 19. 10.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derlerinde bu hafta “Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Onuncu Reşha.

ONUNCU REŞHA: Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. - Cumartesi Dersleri 19. 10.
ONUNCU REŞHA: Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. – Cumartesi Dersleri 19. 10.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

ONUNCU REŞHA

İşte, bak: Ne kadar merak-âver, ne kadar cazibedar, ne kadar lüzumlu, ne kadar dehşetli hakaikı gösterir ve mesâili ispat eder. Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hattâ, eğer sana denilse, “Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamerden ve Müşteriden biri gelir, Kamerde ve Müşteride ne var, ne yok,

ahvâlini sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve başına ne geleceğini doğru olarak haber verecek”; merakın varsa, vereceksin.

Halbuki, şu zat öyle bir Sultanın ahbârını söylüyor ki, memleketinde Kamer, bir sinek gibi, bir pervane etrafında döner. O Arz olan o pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder. Ve o Güneş olan lâmba ise, o Sultanın binler menzillerinden bir misafirhanesinde, binler misbahlar içinde bir lâmbasıdır.

Hem öyle acaip bir âlemden hakikî olarak bahsediyor ve öyle bir inkılâptan haber veriyor ki, binler küre-i arz bomba olsa, patlasalar, o kadar acip olmaz. Bak, onun lisanında

 اَلْقَارِعَةُ     اِذَا السَّمَۤاءُ انْفَطَرَتْ     اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ 

gibi sûreleri işit. Hem öyle bir istikbalden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbal ona nisbeten bir katre serap hükmündedir.

Hem öyle bir saadetten pek ciddî olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye ona nisbeten bir berk-i zâilin bir şems-i sermede nisbeti gibidir.


Dipnot-1

“Güneş dürülüp toplandığında…” Tekvir Sûresi, 81:1 • “Gök yarıldığı zaman…” İnfitar Sûresi, 82:1 • “Çarpacak olan felâket…” Kària Sûresi, 101:1.


ahbâr: haberler
ahvâl: haller, durumlar
arz: yeryüzü
Arz: Dünya
berk-i zâil: bir an parlayıp yok olan şimşek
burhan-ı katı: sağlam delil
burhan-ı nâtık: konuşan delil
cazibedar: çekici
delil-i sadık: doğru delil (bk. ṣ-d-ḳ)
delil-i sâtı: parlak delil
ekser: çoğunluk (bk. k-s̱-r)
hakaik: gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikî: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakkaniyet: doğruluk (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
Hâlık: yaratıcı Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
haşir: öldükten sonra âhirette yeniden diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma (bk. ḥ-ş-r)
hidayet: hak ve doğru yolda oluş (bk. h-d-y)
inkılâp: değişim, dönüşüm
istikbal: gelecek
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
Kamer: Ay
katre: damla
küre-i arz: yerküre, dünya
marziyât: Allah’ın rızasına uygun işler
menzil: mekan, yer (bk. n-z-l)
merak-âver: merak verici
mesâil: meseleler (bk. m-s̱-l)
mevcudat: varlıklar (bk. v-c-d)
misbah: lamba
mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z)
muammâ-âlûd: anlaşılması zor ve karışık
Müşteri: Jüpiter gezegeni
nisbet: kıyas, oran (bk. n-s-b)
nisbeten: kıyasla (bk. n-s-b)
perde-i zahiriye: görünürdeki perde (bk. ẓ-h-r)
pervaz etmek: uçmak
perverde etmek: beslemek
saadet: mutluluk
saadet-i dünyeviye: dünyaya ait mutluluk
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
semâvat: gökler (bk. s-m-v)
şems-i sermed: devamlı ve sürekli güneş
serap: göz aldanması
Sultan: otorite, kudret ve egemenlik sahibi olan Allah (bk. s-l-ṭ)
tahrik eden: harekete geçiren
vahdâniyet: birlik (bk. v-ḥ-d)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Onuncu Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.323


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


DOKUZUNCU REŞHA: Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir – Cumartesi Dersleri 19. 9.

DOKUZUNCU REŞHA: Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir - Cumartesdi Dersleri 19. 9.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nın Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Dokuzuncu Reşha.

DOKUZUNCU REŞHA: Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir - Cumartesdi Dersleri 19. 9.
DOKUZUNCU REŞHA: Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir – Cumartesdi Dersleri 19. 9.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

DOKUZUNCU REŞHA

Hem bilirsin: Küçük bir adam, küçük bir haysiyetle, küçük bir cemaatte, küçük bir meselede, münazaralı bir dâvâda, hicapsız, pervâsız, küçük fakat hacâlet-âver bir yalanı, düşmanları yanında hilesini hissettirmeyecek derecede teessür ve telâş göstermeden söyleyemez.

Şimdi bak bu zâta: Pek büyük bir vazifede, pek büyük bir vazifedar, pek büyük bir haysiyetle, pek büyük emniyete muhtaç bir halde, pek büyük bir cemaatte, pek büyük husumet karşısında, pek büyük meselelerde, pek büyük dâvâda, pek büyük bir serbestiyetle, bilâpervâ, bilâtereddüt, bilâhicap, telâşsız, samimî bir safvetle, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokunduracak şedit, ulvî bir surette söylediği sözlerinde hiç hilâf bulunabilir mi? Hiç hile karışması mümkün müdür? Kellâ!

اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى 

Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir, Hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldatsın?


Dipnot-1

“Onun sözü, kendisine vahyolunandan başka birşey değildir.” Necm Sûresi, 53:4.


Asr-ı Saadet: Peygamberimizin yaşadığı dönem, mutluluk asrı
bilâhicap: utanmaksızın (bk. lâ)
bilâpervâ: korkmadan (bk. lâ)
bilâtereddüt: tereddütsüz (bk. lâ)
cazibedar: çekici
Ceziretü’l-Arab: (bk. bilgiler)
dem: kan
emniyet: güven (bk. e-m-n)
feylesof: filozof, felsefeci
hacâlet-âver: utanç verici
hak: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakaik: gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikatbîn: doğru görüşlü (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hâkim: idareci (bk. ḥ-k-m)
hasım: düşman
haysiyet: şeref, itibar
hicapsız: utanmadan
hilâf: aykırılık, terslik
himmet: ciddî gayret
husumet: düşmanlık (bk. lâ)
kellâ: asla öyle değil
merak-âver: merak verici
mesâil: meseleler (bk. m-s̱-l)
münazaralı: tartışmalı (bk. n-ẓ-r)
müstağnî: ihtiyaç duymayan (bk. ğ-n-y)
Müşteri: Jüpiter gezegeni
mutaassıp: tutucu
nisbeten: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)
pervâsız: korkmadan, çekinmeden
ref etmek: kaldırmak
safvet: paklık, temizlik (bk. ṣ-f-y)
secâyâ-yı âliye: yüksek ve güzel huylar, yüksek karakter
şedit: şiddetli
tahrik eden: harekete geçiren Kamer
teessür: üzüntü
ulvî: yüce
vaz etmek: koymak, yerleştirmek
zahirî: görünürde (bk. ẓ-h-r)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Dokuzuncu Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.323


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


SEKİZİNCİ REŞHA: İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. – Cumartesi Dersleri 19. 8.

İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü'l-Arabı gözlerine sokuyoruz. - Cumartesi Dersleri 19. 8.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Sekizinci Reşha.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

SEKİZİNCİ REŞHA

Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde, büyük bir hâkim, büyük bir himmetle, ancak daimî kaldırabilir. Halbuki, bak: Bu zat, büyük ve çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıp, büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref edip, yerlerine öyle secâyâ-yı âliyeyi—ki dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak—vaz ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek çok harika icraatı yapıyor.

İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere, Ceziretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar! O zâtın o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini acaba yapabilirler mi?


Asr-ı Saadet: Peygamberimizin yaşadığı dönem, mutluluk asrı
bilâhicap: utanmaksızın (bk. lâ)
bilâpervâ: korkmadan (bk. lâ)
bilâtereddüt: tereddütsüz (bk. lâ)
cazibedar: çekici
Ceziretü’l-Arab: (bk. bilgiler)
dem: kan
emniyet: güven (bk. e-m-n)
feylesof: filozof, felsefeci
hacâlet-âver: utanç verici
hak: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakaik: gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikatbîn: doğru görüşlü (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hâkim: idareci (bk. ḥ-k-m)
hasım: düşman
haysiyet: şeref, itibar
hicapsız: utanmadan
hilâf: aykırılık, terslik
himmet: ciddî gayret
husumet: düşmanlık (bk. lâ)
kellâ: asla öyle değil
merak-âver: merak verici
mesâil: meseleler (bk. m-s̱-l)
münazaralı: tartışmalı (bk. n-ẓ-r)
müstağnî: ihtiyaç duymayan (bk. ğ-n-y)
Müşteri: Jüpiter gezegeni
mutaassıp: tutucu
nisbeten: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)
pervâsız: korkmadan, çekinmeden
ref etmek: kaldırmak
safvet: paklık, temizlik (bk. ṣ-f-y)
secâyâ-yı âliye: yüksek ve güzel huylar, yüksek karakter
şedit: şiddetli
tahrik eden: harekete geçiren Kamer
teessür: üzüntü
ulvî: yüce
vaz etmek: koymak, yerleştirmek
zahirî: görünürde (bk. ẓ-h-r)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Sekizinci Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.323


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


YEDİNCİ REŞHA: Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu. – Cumartesi Dersleri – 19. 7.

YEDİNCİ REŞHA: Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu. - Cumartesi Dersleri - 19. 7.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “YEDİNCİ REŞHA: Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale’i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Yedinci Reşha.

YEDİNCİ REŞHA: Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu. - Cumartesi Dersleri - 19. 7.
YEDİNCİ REŞHA: Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu. – Cumartesi Dersleri – 19. 7.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

YEDİNCİ REŞHA

İşte, bak: Şu cezire-i vâsiada vahşî ve âdetlerine mutaassıp ve inatçı muhtelif akvâmı, ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyânelerini def’aten kal’ ve ref’ ederek, bütün ahlâk-ı hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümeme üstad eyledi. Bak, değil zahirî bir tasallut, belki akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu.


acz: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)
âdât: âdetler
ahlâk-ı hasene: güzel ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ; ḥ-s-n)
ahlâk-ı seyyie-i vahşiyâne: ilkel ve kötü ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ)
akvâm: kavimler
bedî: eşsiz güzel (bk. b-d-a)
berk-i hâtıf: göz kamaştıran şimşek
burhan-ı hak: hakkın delili (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
cezire-i vâsia: geniş yarımada
def’aten: birden bire
dellâl: ilancı, duyurucu
eflâk: felekler, âlemler
fakr: fakirlik, ihtiyaç hali (bk. f-ḳ-r)
fîzar: ağlayıp inleme
garp: batı
halife-i zemin: yeryüzü halifesi (bk. ḫ-l-f)
hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)
hediye-i hidayet: hak ve doğru yol hediyesi (bk. h-d-y)
hırz-ı can etmek: bağrına basıp canı gibi korumak
hums-u beşer: insanlığın beşte biri
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
kal’ ve ref’ etmek: söküp kaldırmak
kâşif/keşşâf: keşfedici, açığa çıkarıcı (bk. k-ş-f)
künûz-u esmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimlerinin hazineleri (bk. s-m-v; e-l-h)
Lâ ilâhe illâllah: Allah’tan başka ilâh yoktur (bk. e-l-h)
mahbub-u kulûb: kalplerin sevgilisi (bk. ḥ-b-b)
mahlûkat: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)
mehâsin: güzellikler (bk. ḥ-s-n)
meratib: mertebeler, dereceler
misal-i muhabbet: sevgi misali (bk. m-s̱-l; ḥ-b-b)
muallim: öğretmen (bk. a-l-m)
muallim-i ukul: akılların öğretmeni (bk. a-l-m)
muhbir: haberci
mürebbi-i nüfus: nefislerin terbiyecisi (bk. r-b-b; n-f-s)
mutaassıp: tutucu, inanç veya geleneklerine aşırı derecede bağlı
nazdar: nazlı
nazenin: ince, duyarlı, nazlı
nefis: insanı maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)
niyaz: dua, yalvarma
nısf-ı arz: yeryüzünün yarısı
nur: ışık, aydınlık (bk. n-v-r)
nuranî: nurlu, parlak (bk. n-v-r)
rahmet-i bînihâye: sonsuz rahmet (bk. r-ḥ-m)
risalet: peygamberlik (bk. r-s-l)
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
saltanat-ı Rububiyet: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. s-l-ṭ; r-b-b)
şark: doğu
semere-i şecere-i hilkat: yaratılış ağacının meyvesi (bk. ḫ-l-ḳ)
şems-i hidayet: hak ve doğru yol güneşi (bk. h-d-y)
şeref-i insaniyet: insanlığın şerefi
sirac-ı hakikat: hakikatın ışığı (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
sultan-ı ervah: ruhların sultanı (bk. s-l-ṭ; r-v-h)
tasallut: sataşma
teçhiz etmek: donatmak
teshir: boyun eğdirme
timsal-i rahmet: rahmet örneği (bk. m-s̱-l; r-ḥ-m)
ubûdiyet: kulluk (bk. a-b-d)
ümem: milletler
vesile-i saadet: mutluluk vesilesi
zahirî: görünürdeki (bk. ẓ-h-r)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Yedinci Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.322


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


ALTINCI REŞHA: İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı – Cumartesi Dersleri 19. 6.

ALTINCI REŞHA: İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı - Cumartesi Dersleri 19. 6.

https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “ALTINCI REŞHA: İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Altıncı Reşha.

ALTINCI REŞHA: İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı - Cumartesi Dersleri 19. 6.
ALTINCI REŞHA: İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı – Cumartesi Dersleri 19. 6.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

ALTINCI REŞHA

İşte, o zat, bir saadet-i ebediyenin muhbiri, müjdecisi, bir rahmet-i bînihâyenin kâşifi ve ilâncısı ve saltanat-ı Rububiyetin mehâsininin dellâlı, seyircisi ve künûz-u esmâ-i İlâhiyenin keşşâfı, göstericisi olduğundan, böyle baksan-yani ubûdiyeti cihetiyle-onu bir misal-i muhabbet, bir timsal-i rahmet, bir şeref-i insaniyet, en nuranî bir semere-i şecere-i hilkat göreceksin. Şöyle baksan—yani risaleti cihetiyle—bir burhan-ı hak, bir sirac-ı hakikat, bir şems-i hidayet, bir vesile-i saadet görürsün.

İşte, bak: Nasıl berk-i hâtıf gibi, onun nuru şarktan garbı tuttu. Ve nısf-ı arz ve hums-u beşer, onun hediye-i hidayetini kabul edip hırz-ı can etti. Bizim nefis ve şeytanımıza ne oluyor ki, böyle bir zâtın bütün dâvâlarının esası olan Lâ ilâhe illâllah’ı, bütün meratibiyle beraber kabul etmesin?


acz: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)
âdât: âdetler
ahlâk-ı hasene: güzel ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ; ḥ-s-n)
ahlâk-ı seyyie-i vahşiyâne: ilkel ve kötü ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ)
akvâm: kavimler
bedî: eşsiz güzel (bk. b-d-a)
berk-i hâtıf: göz kamaştıran şimşek
burhan-ı hak: hakkın delili (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
cezire-i vâsia: geniş yarımada
def’aten: birden biredellâl: ilancı, duyurucu
eflâk: felekler, âlemlerfakr: fakirlik, ihtiyaç hali (bk. f-ḳ-r)
fîzar: ağlayıp inleme
garp: batı
halife-i zemin: yeryüzü halifesi (bk. ḫ-l-f)
hayvanat: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)
hediye-i hidayet: hak ve doğru yol hediyesi (bk. h-d-y)
hırz-ı can etmek: bağrına basıp canı gibi korumak
hums-u beşer: insanlığın beşte biri
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
kal’ ve ref’ etmek: söküp kaldırmak
kâşif/keşşâf: keşfedici, açığa çıkarıcı (bk. k-ş-f)
künûz-u esmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimlerinin hazineleri (bk. s-m-v; e-l-h)
Lâ ilâhe illâllah: Allah’tan başka ilâh yoktur (bk. e-l-h)
mahbub-u kulûb: kalplerin sevgilisi (bk. ḥ-b-b)
mahlûkat: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)
mehâsin: güzellikler (bk. ḥ-s-n)
meratib: mertebeler, dereceler
misal-i muhabbet: sevgi misali (bk. m-s̱-l; ḥ-b-b)
muallim: öğretmen (bk. a-l-m)
muallim-i ukul: akılların öğretmeni (bk. a-l-m)
muhbir: haberci
mürebbi-i nüfus: nefislerin terbiyecisi (bk. r-b-b; n-f-s)
mutaassıp: tutucu, inanç veya geleneklerine aşırı derecede bağlı
nazdar: nazlı
nazenin: ince, duyarlı, nazlı
nefis: insanı maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)
niyaz: dua, yalvarma
nısf-ı arz: yeryüzünün yarısı
nur: ışık, aydınlık (bk. n-v-r)
nuranî: nurlu, parlak (bk. n-v-r)
rahmet-i bînihâye: sonsuz rahmet (bk. r-ḥ-m)
risalet: peygamberlik (bk. r-s-l)
saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)
saltanat-ı Rububiyet: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. s-l-ṭ; r-b-b)
şark: doğu
semere-i şecere-i hilkat: yaratılış ağacının meyvesi (bk. ḫ-l-ḳ)
şems-i hidayet: hak ve doğru yol güneşi (bk. h-d-y)
şeref-i insaniyet: insanlığın şerefi
sirac-ı hakikat: hakikatın ışığı (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
sultan-ı ervah: ruhların sultanı (bk. s-l-ṭ; r-v-h)
tasallut: sataşma
teçhiz etmek: donatmak
teshir: boyun eğdirme
timsal-i rahmet: rahmet örneği (bk. m-s̱-l; r-ḥ-m)
ubûdiyet: kulluk (bk. a-b-d)
ümem: milletler
vesile-i saadet: mutluluk vesilesi
zahirî: görünürdeki (bk. ẓ-h-r)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Altıncı Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.322


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


BEŞİNCİ REŞHA: Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır. – Cumartesi Dersleri 19. 5.

BEŞİNCİ REŞHA: Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır. - Cumartesi Dersleri 19. 5.

dersdunyasi.net olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır.” konusu işlenmektedir. Üstad Bediüzzan Said Nursi’nin Risale’i Nur Külliyatı’ından Sözler isimli eserinden On Dokuzuncu Söz Beşinci Reşha.

BEŞİNCİ REŞHA: Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır. - Cumartesi Dersleri 19. 5.
BEŞİNCİ REŞHA: Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır. – Cumartesi Dersleri 19. 5.

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

On Dokuzuncu Söz

 Risalet-i Ahmediyeye dairdir

BEŞİNCİ REŞHA

Hem o nur ile, kâinattaki harekât, tenevvüat, tebeddülât, tagayyürat, mânâsızlıktan ve abesiyetten ve tesadüf oyuncaklığından çıkıp, birer mektubat-ı Rabbâniye, birer sahife-i âyât-ı tekvîniye, birer merâyâ-yı esmâ-i İlâhiye ve âlem dahi bir kitab-ı hikmet-i Samedâniye mertebesine çıktılar.

Hem insanı bütün hayvânâtın mâdûnuna düşüren hadsiz zaaf ve aczi, fakr ve ihtiyâcâtı ve bütün hayvanlardan daha bedbaht eden, vasıta-ı nakl-i hüzün ve elem ve gam olan aklı o nurla nurlandığı vakit, insan bütün hayvanat, bütün mahlûkat üstüne çıkar. O nurlanmış acz, fakr, akıl ile, niyaz ile nazenin bir sultan ve fîzar ile nazdar bir halife-i zemin olur.

Demek o nur olmazsa kâinat da, insan da, hattâ herşey dahi hiçe iner. Evet, elbette böyle bedî bir kâinatta böyle bir zat lâzımdır. Yoksa kâinat ve eflâk olmamalıdır.


abesiyet: faydasızlık, gayesizlik
acz: âcizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)
bedbaht: talihsiz, bahtsız
bedî: eşsiz güzel (bk. b-d-a)
benî Âdem: Âdemoğulları, insanlar
câmidât: cansızlar
câmidât-ı meyyite-i sâmite: suskun, ölü ve cansız varlıklar
cemâl-i suret: görünüş güzelliği (bk. c-m-l; ṣ-v-r)
cin ve ins: cinler ve insanlar
daire-i hakikat-ı irşad: doğru yolu gösteren hakikat dairesi (bk. ḥ-ḳ-ḳ; r-ş-d)
dehşetli: korkunç, ürküntü
ecnebî: yabancı
eflâk: felekler, âlemler
fakr: fakirlik, ihtiyaç hali (bk. f-ḳ-r)
fetih: açma
firak: ayrılık (bk. f-r-ḳ)
fîzar: ağlayıp inleme
hakaik-âşinâ: gerçekleri bilen (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
halife-i zemin: yeryüzü halifesi (bk. ḫ-l-f)
harekât: hareketler
hayvânât: hayvanlar
hüsn-ü sîret: ahlâk güzelliği (bk. ḥ-s-n)
hutbe-i ezeliye: ezelî hutbe (bk. ḫ-ṭ-b; e-z-l)
ihtiyâcât: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)
inkılâp: dönüşme
kâinat: evren, yaratılmış her şey (bk. k-v-n)
keşfetmek: gizli birşeyi ortaya çıkarmak (bk. k-ş-f)
kitab-ı hikmet-i Samedâniye: Samed olan Allah’ın hikmetli kitabı (bk. k-t-b; ḥ-k-m; ṣ-m-d)
lisan: dil
mâdûn: aşağı, alt derece
mahlûkat: yaratılmışlar (bk. ḫ-l-ḳ)
makbul: kabul gören
matemhane-i umumî: herkesin yas tuttuğu yer
mektubat-ı Rabbâni: Rabbânî mektuplar, İlâhî mesajlar (bk. k-t-b; r-b-b)
merâyâ-yı esmâ-i İlâhiye: İlâhî isimlerin aynaları (bk. s-m-v; e-l-h)
mevcudat: varlıklar (bk. v-c-d)
mu’ciznümâ: mu’cize gösteren (bk. a-c-z)
muammâ-i acibâne: hayret verici, bilinmeyen iş
mukni: ikna edici
mümtaz: seçkin
mûnis: canayakın, sevimli
musahhar: boyun eğen
müşkül: zor
nazdar: nazlı
nazenin: ince, duyarlı, nazlı
neşretmek: yaymak
niyaz: dua, yalvarma
nur: ışık, aydınlık (bk. n-v-r)
nuranî: nurlu, parlak (bk. n-v-r)
reşha: sızıntı, damla
sahife-i âyât-ı tekvîniye: yaratılışa ait delillerin sahifesi (bk. k-v-n)
şâkir: şükreden (bk. ş-k-r)
şekvâ: şikayet
şerh etmek: açıklamak
şevk u cezbe: şiddetli arzu ve istek ve kendinden geçme
sırr-ı hilkat-i âlem: âlemin yaratılış sırrı (bk. ḫ-l-ḳ; a-l-m)
sırr-ı kâinat: evrenin sırrı (bk. k-v-n)
sual-i azîm: büyük soru (bk. a-z-m)
suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)
tagayyürat: başkalaşmalar
tebeddülât: değişimler
tebliğ etmek: bildirmek (bk. b-l-ğ)
tenevvüat: çeşitlenmeler
tesbih: Allah’ı yüce şanına layık ifadelerle anma (bk. s-b-ḥ)
tılsım-ı muğlâk: anlaşılması zor sır
ukul: akıllar
vasıta-ı nakl-i hüzün ve elem ve gam: üzüntü, acı ve sıkıntı nakleden vasıta
zaaf: zayıflık
zâkir: zikreden
zevâl: sona erme (bk. z-v-l)zevilhayat: canlılar (bk. ḥ-y-y)
zikirhane: zikir edilen yer
ziya-yı hakikat: hakikat ışığı (bk. ḥ-ḳ-ḳ)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, On Dokuzuncu Söz, Beşinci Reşha, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

http://www.erisale.com/#content.tr.1.321


CUMARTESİ DERSLERİ

CUMARTESİ DERSLERİ
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ

13. 3. On Üçüncü Söz – Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih, bir ders, bir ihtardır

13. 2. On Üçüncü Sözün İkinci Makamı

13.1. On Üçüncü Söz Ders – i İbret

12. 3. On İkinci Söz – Dördüncü Esas

12. 2. On İkinci Söz – İkinci ve Üçüncü Esas

12. 1. On İkinci Söz – Birinci Esas

11. 3. Onbirinci Söz Hakikatin Yüzü 2

10.16. Onuncu Söz Hatime

10.15. Onuncu Söz Onikinci Hakikat

10.14. Onuncu Söz Onbirinci Hakikat

10.13. Onuncu Söz Onuncu Hakikat

10.12. Onuncu Söz Dokuzuncu Hakikat

10.11. Onuncu Söz Sekizinci Hakikat

10.10. Onuncu Söz Yedinci Hakikat

10.9. Onuncu Söz Altıncı Hakikat

10.8. Onuncu Söz Beşinci Hakikat

10.7. Onuncu Söz Dördüncü Hakikat

10.6. Onuncu Söz Üçüncü Hakikat

10.5. Onuncu Söz İkinci Hakikat

10.4. Onuncu Söz 3. ve 4. İşaret ile 1. Hakikat

10.3. Onuncu Söz Mukaddime İkinci İşaret .

10.2. Onuncu Söz Mukaddime Birinci İşaret

10.1. Onuncu Söz Temsili Hikayecik 1-12. Suretler

9.2. Dokuzuncu Söz Beşinci Nükte

9. 1. Dokuzuncu Söz 1.-4. Nükteler

8. Sekizinci Söz

7. Yedinci Söz

6. Altıncı Söz

5. Beşinci Söz

4. Dördüncü Söz

3. Üçüncü Söz

2. İkinci Söz

1. Birinci Söz


8. sınıf fen konuları Bediüzzaman Cumartesi Dersleri EĞİTİM Eğitim Eğitim Haberleri Eğitim ve Öğretim Fen Bilimleri Fen Bilimleri 8 Fen Bilimleri 8 Yaprak Test Fen Bilimleri 8 Yaprak Testler fen bilimleri 8. sınıf test çöz fiziksel olaylar Kur'an Kur'an-ı Kerim Kur'ân-ı Hakîm Liselere Geçiş Sistemi (LGS) Matematik Mucize On Dokuzuncu Söz On Dokuzuncu Söz – Risalet-i Ahmediyeye dairdir On Dördüncü Söz On Yedinci Söz On Üçüncü Söz Ortaokul Ortaokul Fen Bilimleri 8 Ortaokul Fen Bilimleri 8 Yaprak Test ORTAÖĞRETİM Partilerin Eğitim Programları POSTERLER Risale-i Nur Külliyatı Said Nursi Svenska Sözler SİYASİ PARTİLERİN EĞİTİM PROGRAMLARI Yirmi Birinci Söz Yirminci Söz Yirminci Sözün İkinci Makamı Yirminci Söz İkinci Makam Yirmi İkinci Söz Birinci Makam ÇALIŞMA YAPRAĞI Üstad İLKOKUL İSVEÇÇE / SWEDISH / SVENSKA Şeytan