https://dersdunyasi.net/ olarak düzenlediğimiz Cumartesi Derslerinde bu hafta “İşlediğin ameline ‘Acaba sahih olmuş mu?’ deyip vesvese etme. Fakat ‘Kabul olmuş mu?’ de, gururlanma, ucbe girme.” konusu işlenmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı Sözler Yirmi Birinci Söz İkinci Makam Dördüncü Vecih.
KISA VİDEO
UZUN VİDEO
Yirmi Birinci Sözün İkinci Makamı
DÖRDÜNCÜ VECİH
Amelin en iyi suretini taharrîden neş’et eden bir vesvesedir ki, takvâ zannıyla teşeddüt ettikçe, hal ona şiddetlenir. Hattâ bir dereceye varır ki, o adam amelin daha evlâsını ararken harama düşer. Bazan bir sünnetin araması, bir vâcibi terk ettiriyor. “Acaba amelim sahih oldu mu?” der, iade eder. Bu hal devam eder, gayet ye’se düşer. Şeytan şu halinden istifade eder, onu yaralar. Şu yaranın iki merhemi var.
BİRİNCİ MERHEM: Bu gibi vesvese, ehl-i i’tizâle lâyıktır. Çünkü onlar derler: “Medar-ı teklif olan ef’al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibarıyla ya hüsnü var, sonra o hüsne binaen emredilmiş; veya kubhu var, sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlâhî ona tâbidir.” Bu mezhebe göre, insan her işlediği amelde şöyle bir vesvese gelir: “Acaba amelim nefsülemirdeki güzel surette yapılmış mıdır?”
Amma mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat derler ki: “Cenâb-ı Hak bir şeye emreder, sonra hasen olur. Nehyeder, sonra kabih olur.” Demek emirle güzellik, nehiyle çirkinlik tahakkuk eder. Hüsün ve kubh, mükellefin ıttılaına bakar ve ona göre takarrur eder. Şu hüsün ve kubh ise, surî ve dünyaya bakan yüzünde değil, belki âhirete bakan yüzdedir. Meselâ sen namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini fesada verecek bir sebep, nefsülemirde varmış; lâkin sen ona hiç muttali olmadın. Senin namazın ve abdestin hem sahihtir, hem hasendir. Mûtezile der: “Hakikatte kabih ve fâsittir. Lâkin senden kabul edilir. Çünkü cehlin var, bilmedin; ve özrün var.” Öyle ise, Ehl-i Sünnet mezhebine göre zahir-i şeriate muvafık olarak işlediğin ameline “Acaba sahih olmuş mu?” deyip vesvese etme. Fakat “Kabul olmuş mu?” de, gururlanma, ucbe girme.
İKİNCİ MERHEM: Dinde harec yoktur.
لاَحَرَجَ فِى الدِّينِ 1
Madem dört mezhep haktır. Madem istiğfara müncer olan derk-i kusur ise, gurura müncer olan hüsn-ü amelin rüyetine—böyle vesveseli adama—müreccahtır. Yani, böyle
Dipnot-1
“Dinde zorluk yoktur.” (Şer’î bir hükümdür.)
âhiret: öteki dünya (bk. e-ḫ-r) amel: dinin emirlerini yerine getirmek binâen: –dayanarak, dolayı cehl: cahillik, bilgisizlik derk-i kusur: kusurunu anlama ef’al: fiiller, işler (bk. f-a-l) ehl-i i’tizâl: Mûtezile mezhebinin mensupları Ehl-i Sünnet ve Cemaat: Hz. Muhammed’in sünnetine uyan, onun yolundan giden büyük Müslüman topluluk (bk. s-n-n; c-m-a) eşya: şeyler, varlıklar evlâ: daha iyi fâsit: bozuk fesada vermek: bozmak hak: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ) hakikat: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ) harec: zorluk hasen: güzel (bk. ḥ-s-n) hüsn-ü amel: güzel amel (bk. ḥ-s-n) hüsün: güzellik (bk. ḥ-s-n) istifade: faydalanma, yararlanma | istiğfar: Allah’tan bağışlanma dileme (bk. ğ-f-r) ıttıla: bilgi sahibi olma kabih: çirkin kubh: çirkinlik lâkin: fakat medar-ı teklif: görev ve sorumluluk sebebi mezheb-i hak: doğru mezhep (bk. ẕ-h-b; ḥ-ḳ-ḳ) mezhep: dinde tutulan yol (bk. ẕ-h-b) mükellef: yükümlü müncer olan: sonuçlanan müreccah: tercih edilen Mûtezile: kendi akıllarını temel unsur kabul edip, Kur’ân ve sünneti ona uydurmaya çalışan Ehl-i Sünnet dışı bâtıl bir mezhep muttali olma: bilme muvafık: uygun nefsülemir: işin kendisi, aslı (bk. n-f-s) nehy-i İlâhî: Allah’ın yasaklaması (bk. e-l-h) nehyetmek: yasaklamak | neş’et etmek: meydana gelmek nokta-i nazar: görüş, bakış açısı (bk. n-ẓ-r) rüyet: görme sahih: doğru, kusursuz sünnet: Resulullahın söz ve hareketlerine dayanan yüce prensipler (bk. s-n-n) suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r) surî: görünüşteki tâbi: uyan tahakkuk: gerçekleşme (bk. ḥ-ḳ-ḳ) taharrî: araştırma takarrur: karar bulma takvâ: Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma (bk. v-ḳ-y) teşeddüt: şiddetlenme ucb: kendini beğenme, gurur vâcib: yerine getirilmesi zorunlu olup, yapılmadığı takdirde günahı olan İlâhî emir (bk. v-c-b) vesvese: şüphe, kuruntu ye’s: ümitsizlik zahir-i şeriat: şeriatın görünürdeki yönü (bk. ẓ-h-r; ş-r-a) zâtî: kendinden olma |
vesveseli adam, amelini güzel görüp gurura düşmektense, amelini kusurlu görse, istiğfar etse, daha evlâdır.
Madem böyledir. Sen vesveseyi at. Şeytana de ki: Şu hal bir harecdir. Hakikat-i hale muttali olmak güçtür, dindeki yüsre münafidir.
لاَحَرَجَ فِى اَلدِّينُ 1 اَلدِّينُ يُسْرٌ 2
esasına muhaliftir. Elbette böyle amelim bir mezheb-i hakka muvafık gelir. O bana kâfidir. Hem lâakal ben aczimi itiraf ederek, ibadeti lâyıkı vechile eda edemediğimden istiğfar ve tazarru ile merhamet-i İlâhiyeye dehâlet edip, kusurum affolunmak, kusurlu amelim kabul olunmak için mütezellilâne bir niyaza vesiledir.
Dipnot-1
“Dinde zorluk yoktur.” (Şer’î bir hükümdür.)
Dipnot-2
“Din kolaylıktır.” Buhari, Îmân: 29; Nesâî, Îmân: 28; Müsned, 5:69.
acz: güçsüzlük (bk. a-c-z) amel: dinin emirlerini yerine getirme biçare: çaresiz bîtarafâne: tarafsız cevelân: dolaşma cüz-ü ihtiyarî: insanın elindeki seçim gücü, irade (bk. c-z-e; ḫ-y-r) dalâlet: hak yoldan sapkınlık inançsızlık (bk. ḍ-l-l) dehâlet etmek: sığınmak eda etmek: yerine getirmek emr-i küfrî: inkârla ilgili husus (bk. k-f-r) esbab: sebepler (bk. s-b-b) evlâ: daha iyi galiben: çoğunlukla hakikat-i hal: işin aslı, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ) halel: zarar, eksiklik harec: zorluk hilâf-ı iman: imana zıt (bk. e-m-n) ihtiyar: irade, istek, tercih (bk. ḫ-y-r) iltibas: karıştırma | istiğfar: Allah’tan bağışlanma dileme (bk. ğ-f-r) itikad: inanç ıslah: iyileştirme (bk. ṣ-l-ḥ) kâfi: yeterli küfür: inkâr, inançsızlık (bk. k-f-r) kuvve-i müfekkire: düşünme duygusu (bk. f-k-r) lâakal: en az merhamet-i İlâhiye: Allah’ın merhameti (bk. r-ḥ-m; e-l-h) mesâil-i imâniye: imanî meseleler (bk. m-s̱-l; e-m-n) mezheb-i hak: doğru mezhep (bk. ẕ-h-b; ḥ-ḳ-ḳ) muhakeme: değerlendirme (bk. ḥ-k-m) muhalif: zıt münafi: aykırı mütezellilâne: kendi kusur ve aczini bilerek muttali: bilme, bilgiye ulaşma muvafık: uygun niyaz: dua, yalvarma şek: şüphe, tereddüt suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r) | taakkul: akıl erdirme tahayyül: hayal etme (bk. ḫ-y-l) tahayyül-ü küfür: küfrü hayal etme (bk. ḫ-y-l; k-f-r) tasavvur: zihinde şekillendirme, tasarlama (bk. ṣ-v-r) tasdik-i aklî: aklen doğrulama (bk. ṣ-d-ḳ) tazarru: yakarış, dua tefekkür: düşünme (bk. f-k-r) telkinât-ı şeytaniye: şeytanın telkinleri tetkikat: araştırmalar, incelemeler tevehhüm: zannetme, kuruntuya kapılma tevehhüm-ü küfür: küfrü tevehhüm etme; küfür olmadığını kesin bildiği halde, küfürmüş gibi vehimlenme (bk. k-f-r) vechile: yönüyle vesvese: şüphe, kuruntu ye’s: ümitsizlik yüsr: kolaylık |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, Yirmi Birinci Söz, İkinci Makam, ÜÇÜNCÜ VECİH, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
http://www.erisale.com/#content.tr.1.370
https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/yirmi-birinci-soz/ikinci-makam/371
CUMARTESİ DERSLERİ
Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.
Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.
Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.
CUMARTESİ DERSLERİ
- Tedâi-yi efkâr, galiben ihtiyarsızdır; onda mes’uliyet yoktur. – Cumartesi Dersleri 21. 8.
- Mânâlar kalbden çıktıkları vakit, suretlerden çıplak olarak hayale girerler, oradan suretleri giyerler. – Cumartesi Dersleri 21. 7.
- EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. – Cumartesi Dersleri 21. 6.
- Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun? – Cumartesi Dersleri 21. 5.
- Ey sersem nefsim! Acaba şu vazife-i ubûdiyet neticesiz midir? Ücreti az mıdır ki sana usanç veriyor? – Cumartesi Dersleri 21. 4.
- Sen üç sabırla mükellefsin. Birisi, taat üstünde sabırdır. Birisi, mâsiyetten sabırdır. Diğeri, musibete karşı sabırdır. – Cumartesi Dersleri 21. 3.
- Kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayatı ve lâtife-i Rabbâniyemin havâ-yı nesîmini cezb ve celb eden namaz dahi seni usandırmamak gerektir. – Cumartesi Dersleri 21. 2.
- Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın? – Cumartesi Dersleri 21. 1.