Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvânâtın şehadetiyle ve izdivac eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 6.

Cumartesi Derslerinde bu hafta:

‘Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvânâtın şehadetiyle ve izdivac eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir.”

konusu işlenmektedir.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı Sözler Yirmi Beşinci Söz – Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi – Birinci Şule – ÜÇÜNCÜ ŞUA – İKİNCİ CİLVE.

Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvânâtın şehadetiyle ve izdivac eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz'iyedir. - Cumartesi Dersleri 25. 3. 6.
Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvânâtın şehadetiyle ve izdivac eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 6.

SHORTS

KISA VİDEO

UZUN VİDEO

Yirmi Beşinci Söz

Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi

Birinci Şule

ÜÇÜNCÜ ŞUA

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı gaybiyesi ve her asırda şebâbiyetini muhafaza etmesi ve her tabaka insana muvafık gelmesiyle hasıl olan i’cazdır. Şu Şuaın Üç Cilvesi var.

İKİNCİ CİLVE:

İkinci esas:

Medeniyet, taaddüd-ü ezvâcı kabul etmiyor; Kur’ân’ın o hükmünü, kendine muhalif-i hikmet ve maslahat-ı beşeriyeye münâfi telâkki eder.

Evet, eğer izdivaçtaki hikmet, yalnız kazâ-yı şehvet olsa, taaddüt bilâkis, olmalı. Halbuki, hattâ bütün hayvânâtın şehadetiyle ve izdivac eden nebâtâtın tasdikiyle sabittir ki, izdivacın hikmeti ve gayesi, tenasüldür. Kazâ-yı şehvet lezzeti ise, o vazifeyi gördürmek için rahmet tarafından verilen bir ücret-i cüz’iyedir. Madem hikmeten, hakikaten, izdivaç nesil içindir, nev’in bekàsı içindir. Elbette, bir senede yalnız bir defa tevellüde kabil ve ayın yalnız yarısında kabil-i telâkkuh olan ve elli senede ye’se düşen bir kadın, ekserî vakitte tâ yüz seneye kadar kabil-i telkih bir erkeğe kâfi gelmediğinden, medeniyet pek çok fahişehâneleri kabul etmeye mecburdur.

Üçüncü esas: 

Muhakemesiz medeniyet, Kur’ân kadına sülüs verdiği için âyeti1 tenkit eder. Halbuki, hayat-ı içtimaiyede ekser ahkâm ekseriyet itibarıyla olduğundan, ekseriyet itibarıyla bir kadın, kendini himaye edecek birisini bulur. Erkek ise, ona yük olacak ve nafakasını ona bırakacak birisiyle teşrik-i mesai etmeye mecbur olur. İşte, bu surette, bir kadın pederinden yarısını alsa, kocası


Dipnot-1

bk. “Erkeğe iki kız hissesi vardır.” Nisâ Sûresi, 4:11.


ahkâm: hükümler (bk. ḥ-k-m)
âlem: dünya (bk. a-l-m)
Avrupa: (bk. bilgiler)
âyet-i Kur’âniye: Kur’an’ın âyeti
bekà: devamlılık (bk. b-ḳ-y)
beşer: insan
bilâkis: tersine
cem’iyât-ı hayriye: hayır cemiyetleri (bk. c-m-a; ḫ-y-r)
ekser: pekçok (bk. k-s̱-r)
ekseriyet: çoğunluk (bk. k-s̱-r)
fahişehâne: fuhuş yapılan yer
ferman etmek: buyurmak, emretmek
hâdisât-ı azîme: büyük olaylar (bk. a-ẓ-m)
hakikaten: hakikat gereği (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hayat-ı beşer: insanlık hayatı (bk. ḥ-y-y)
hayat-ı içtimaiye: toplum hayatı (bk. ḥ-y-y; c-m-a)
hayvânât: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)
hikmet: gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)
hikmeten: hikmet gereği (bk. ḥ-k-m)
himaye: koruma
hurmet-i ribâ: fâizin haramlığı (bk. ḥ-r-m)
inzibat: âsayiş, düzen
izdivaç: evlilik
kabil: kabiliyetli
kabil-i telâkkuh: gebeliği mümkün olan, döllenebilen
kabil-i telkih: dölleme kabiliyeti olan
kâfi: yeterli
kal’ etmek: kaldırmak
kazâ-yı şehvet: şehvet ihtiyacını giderme (bk. ḳ-ḍ-y)
malûm: bilinen (bk. a-l-m)
maslahat-ı beşeriye: insanlığın yararı (bk. ṣ-l-ḥ)
muhakemesiz: akıl yürütemeyen, düşüncesiz (bk. ḥ-ḳ-m)
muhalif-i hikmet: hikmete zıt (bk. ḥ-k-m)
musalahâ: barıştırma (bk. ṣ-l-ḥ)
mübareze: mücadele, çatışma
münâfi: aykırı
müthiş: dehşet veren
nafaka: geçim için gerekli olan şey
nebâtât: bitkiler
nev’: tür
nizâmât: kanunlar (bk. n-ẓ-m)
peder: baba
rahmet: İlâhî şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)
ribâ: faiz
sa’y: çalışma
suret: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)
sülüs: (mirasta) üçte bir
şakirt: talebe, öğrenci
şedit: şiddetli
şehadet: şahitlik (bk. ş-h-d)
taaddüd-ü ezvâc: çok evlilik
taaddüt: birden fazla olma
tasdik: doğruluğunu kabul etme (bk. ṣ-d-ḳ)
telâkki: kabul etme
tenasül: üreme, nesil yetiştirme
teşrik-i mesai: birlikte çalışma, işbirliği
tevellüd: doğum
ücret-i cüz’iye: küçük ücret (bk. c-z-e)
vücub-u zekât: zekâtın farz oluşu (bk. v-c-b)
ye’s: ümitsizlik

noksaniyetini temin eder. Erkek pederinden iki parça alsa, bir parçasını tezevvüç ettiği kadının idaresine verecek; kızkardeşine müsavi gelir. İşte adalet-i Kur’âniye böyle iktiza eder, böyle hükmetmiştir. HAŞİYE-1


Haşiye-1

Mahkemeye karşı ve mahkemeyi susturan lâyiha-i temyizin müdafaatından bir parçadır; bu makama haşiye olmuş: “Ben de adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üç yüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimaiyesinde en kudsî ve hakikatli bir düstur-u İlâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarına istinaden ve bin üç yüz elli sene zarfında geçmiş ecdadımızın itikadlarına iktidaen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı, elbette rû-yi zeminde adalet varsa, o kararı red ve bu hükmü nakzedecektir.”


adalet-i Kur’âniye: Kur’ân’ın adaleti
âlet-i hevesat: gelip geçici istekler, arzular âleti
beşer: insan
düstur-u İlâhî: İlâhî prensip (bk. e-l-h)
ecdad: atalar
fıtrî: yaratılış gereği (bk. f-ṭ-r)
hakikatli: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
haşiye: dipnot, açıklayıcı not
hayâ: utanma duygusu
hayat-ı içtimaiye: toplum hayatı (bk. ḥ-y-y; c-m-a)
hevâ: hevesler, arzu ve istekler (bk. h-v-y)
heves-i mütecessim: cisimleşmiş heves
hevesât-ı rezile: rezilce hevesler, günah ve çirkin olan arzular
hususan: özellikle
hürmet: saygı (bk. ḥ-r-m)
iktidaen: uyarak
iktiza: gerektirme
istinaden: dayanarak (bk. s-n-d)
ittifak: birleşme, fikir birliği
izale etmek: ortadan kaldırmak
kat’î: kesin
kudsî: kutsal (bk. ḳ-d-s)
lâyiha-i temyiz: yargıtaya yazılan temyiz yazısı
mabeyn: ara
maden: kaynak
mehâsin: güzellikler, iyilikler (bk. ḥ-s-n)
men etmek: yasaklamak
merhume: vefat eden kadın (bk. r-ḥ-m)
metâ: mal
muâraza: sözle mücadele
muhabbet: sevgi (bk. ḥ-b-b)
muhafaza: koruma (bk. ḥ-f-ẓ)
müdafaat: savunmalar
münâfi: aykırı, zıt
müsavi: eşit, denk
mütekabil: karşılıklı
nakzetmek: bozmak
nazar-ı şehvet ve heves: şehvet ve hevesle bakma (bk. n-ẓ-r)
nevi: çeşit
noksaniyet: eksiklik
peder: baba
rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)
ref-i tesettür: tesettürün kaldırılması
riyâ: gösteriş
riyâ-yı mütecessid: cesetleşmiş gösteriş
rû-yi zemin: yeryüzü
sanemperestlik: puta tapmak
sukut-u ruh: ruhun alçalması (bk. r-v-ḥ)
suret: şekil, resim (bk. ṣ-v-r)
suretperestlik: surete tapmak, görünüşe çok değer vermek, fotoğrafa tapmak (bk. ṣ-v-r)
şefkat: merhamet, acıma (bk. ş-f-ḳ)
tahrip etmek: bozmak
tasdik: doğrulama, kabul etme (bk. ṣ-d-ḳ)
tefsir: Kur’ân’ın mânâlarını açıklayan kitap (bk. f-s-r)
tesettür-ü nisvan: kadınların örtünmesi
tezevvüç etmek: evlenmek
zarfında: içinde
zillet: alçaklık, aşağılık
zulm-ü mütehaccir: taşlaşmış zulüm (bk. ẓ-l-m)

KAYNAKLAR

Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, Yirmi Beşinci Söz – Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi – Birinci Şule – ÜÇÜNCÜ ŞUA – İKİNCİ CİLVE, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.

https://erisale.com/#content.tr.1.549

https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/yirmi-besinci-soz/549


CUMARTESİ DERSLERİ

Amma hikmet-i Kur'âniye ise, nokta-i istinadı, kuvvet yerine "hakkı" kabul eder. Gayede, menfaat yerine "fazilet ve rıza-i İlâhîyi" kabul eder. Hayatta, düstur-u cidal yerine, "düstur-u teâvünü" esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında, unsuriyet ve milliyet yerine, "rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî" kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin nâmeşru tecavüzâtına sed çekip ruhu maâliyâta teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin etmektir ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir. - Cumartesi Dersleri 25. 3. 4.
Amma hikmet-i Kur’âniye ise, nokta-i istinadı, kuvvet yerine “hakkı” kabul eder. Gayede, menfaat yerine “fazilet ve rıza-i İlâhîyi” kabul eder. Hayatta, düstur-u cidal yerine, “düstur-u teâvünü” esas tutar. Cemaatlerin rabıtalarında, unsuriyet ve milliyet yerine, “rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî” kabul eder. Gayâtı, hevesât-ı nefsaniyenin nâmeşru tecavüzâtına sed çekip ruhu maâliyâta teşvik ve hissiyat-ı ulviyesini tatmin etmektir ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 4.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.

Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.

Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.

CUMARTESİ DERSLERİ


Ders Dünyası - WORLD OF COURSES sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Feel free to comment. Yorum yapmaktan çekinmeyin.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.