Cumartesi Derslerinde bu hafta:
“Evet, Kur’ân’ın hakaik-ı İlâhiyeye dair beyanatı ve tılsım-ı kâinatı fethedip ve hilkat-i âlemin muammâsını açan beyanat-ı kevniyesi, ihbârât-ı gaybiyenin en mühimmidir. Çünkü, o hakaik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhi hükemaları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği malûmdur.”
konusu işlenmektedir.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur Külliyatı Sözler Yirmi Beşinci Söz – Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi – Birinci Şule – ÜÇÜNCÜ ŞUA – BİRİNCİ CİLVE – ÜÇÜNCÜ ŞAVK.

SHORTS
KISA VİDEO
UZUN VİDEO
Yirmi Beşinci Söz
Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi
Birinci Şule
ÜÇÜNCÜ ŞUA
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın ihbârât-ı gaybiyesi ve her asırda şebâbiyetini muhafaza etmesi ve her tabaka insana muvafık gelmesiyle hasıl olan i’cazdır. Şu Şuaın Üç Cilvesi var.
BİRİNCİ CİLVE:
İhbârât-ı gaybiyesidir. Şu Cilvenin Üç Şavkı var.
…
ÜÇÜNCÜ ŞAVK:
Hakaik-ı İlâhiyeye ve hakaik-ı kevniyeye ve umur-u uhreviyeye dair ihbârât-ı gaybiyesidir. Evet, Kur’ân’ın hakaik-ı İlâhiyeye dair beyanatı ve tılsım-ı kâinatı fethedip ve hilkat-i âlemin muammâsını açan beyanat-ı kevniyesi, ihbârât-ı gaybiyenin en mühimmidir. Çünkü, o hakaik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhi hükemaları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği malûmdur.
Hem Kur’ân gösterdiği o hakaik-ı İlâhiye ve o hakaik-ı kevniyeyi beyandan
akl-ı beşerin kârı: insan aklının yapacağı bir iş âyât: âyetler beyan: açıklama (bk. b-y-n) beyanat: açıklamalar (bk. b-y-n) beyanat-ı kevniye: yaratılışa âit açıklamalar (bk. b-y-n; k-v-n) dâhi: son derece zeki; dehâ ve hikmet sahibi dalâlet: hak yoldan ayrılma, sapkınlık (bk. ḍ-l-l) dâvâ: iddia fethetmek: açmak hakaik-i İlâhiye: Allah’ın zat ve sıfatlarına ait gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; e-l-h) | hakaik-i kevniye: kâinatla, yaratılışla ilgili hakikatler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; k-v-n) hilkat-i âlem: âlemin yaratılışı (bk. ḫ-l-ḳ; a-l-m) hükema: filozoflar (bk. ḥ-k-m) ihbârât-ı gaybiye: gaybdan verilen haberler (bk. ğ-y-b) ihsas etmek: hissettirmek istikametle: doğru bir şekilde itirâzat: itirazlar kat’iyen: kesinlikle kemâl-i ciddiyet ve emniyet: tam bir ciddiyet ve güven (bk. k-m-l; e-m-n) | malûm: bilinen (bk. a-l-m) maruz: uğramış, tesirinde kalmış mesâil: meseleler (bk. m-s̱-l) muamma: anlaşılması zor sır şavk: ışık, parıltı tenkidât: tenkitler tılsım-ı kâinat: kâinatın tılsımı, gizemi (bk. k-v-n) umur-u uhreviye: âhirete ait işler (bk. e-ḫ-r) Üstad-ı Ezelî: varlığının başlangıcı olmayan ve bütün ilimlerin öğreticisi olan Allah (bk. e-z-l) vüsuk: doğruluk, güvenilirlik |
sonra ve safa-yı kalb ve tezkiye-i nefisten sonra ve ruhun terakkiyatından ve aklın tekemmülünden sonra beşerin ukulü “Sadakte” deyip o hakaikı kabul eder, Kur’ân’a “Bârekâllah” der. Bu kısmın, kısmen On Birinci Sözde izah ve ispatı geçmiştir; tekrara hacet kalmamıştır.
Amma ahvâl-i uhreviye ve berzahiye ise, çendan akl-ı beşer kendi başıyla yetişemiyor, göremiyor. Fakat, Kur’ân’ın gösterdiği yollarla, onları görmek derecesinde ispat ediyor. Onuncu Sözde, Kur’ân’ın şu ihbârât-ı gaybiyesi ne derece doğru ve hak olduğu izah ve ispat edilmiştir. Ona müracaat et.
âciz: güçsüz, zayıf (bk. a-c-z) ahvâl-i uhreviye ve berzahiye: kabir ve âhiret halleri (bk. e-ḫ-r) akl-ı beşer: insan aklı aktâr: her taraf, her yan âlem: dünya (bk. a-l-m) âsâr: eserler asr-ı hazır: şimdiki asır Bârekâllah: Allah ne mübarek yaratmış (bk. b-r-k) beşer: insan cemaat: topluluk, grup (bk. c-m-a) cilve: yansıma, görünüm (bk. c-l-y) cinnî: cinlerden olan çendan: gerçi efkârca: fikirler bakımından (bk. f-k-r) ehl-i kitap: kitap ehli; Allah’ın gönderdiği kitaplara inanan Hıristiyan ve Yahudiler (bk. k-t-b) | ehle’l-mekteb: mektepli, okumuş, bilgili (bk. k-t-b) hacet: ihtiyaç (bk. ḥ-v-c) hakaik: gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ) hitab-ı mürşidâne: doğru yolu gösterici hitap (bk. ḫ-ṭ-b; r-ş-d) hutbe-i ezeliye: ezelî hutbe (bk. ḫ-ṭ-b; e-z-l) ihbârât-ı gaybiye: gaybdan verilen haberler (bk. ğ-y-b) istidatça: kabiliyetçe (bk. a-d-d) izah: açıklama lâfz: kelime, ifade medeniyet-i hazıra: günümüz medeniyeti muâraza: karşı koyma, muhalefet muhafaza: koruma (bk. ḥ-f-ẓ) muhtelif: çeşitli, değişik mütebayin: ayrı ayrı müteveccih: yönelik | nazil olmak: inmek (bk. n-z-l) netice-i efkâr: fikirlerin sonucu (bk. f-k-r) nev-i beşer: insanlık rasih: sağlam sadakte: “doğrudur” (bk. ṣ-d-ḳ) safa-yı kalb: kalbin safiliği, temizliği (bk. ṣ-f-y) sayha: sesleniş şebâbet: gençlik, tazelik tabakat-ı beşeriye: insan tabakaları, sınıfları tazammun etme: içine alma, kapsama tebdil edilmek: değiştirilmek tekemmül: mükemmelleşme (bk. k-m-l) terakkiyat: ilerlemeler, yükselmeler tezkiye-i nefis: nefsi terbiye edip temizleme (bk. n-f-s) ukul: akıllar |
KAYNAKLAR
Risale-i Nur Külliyatı, Sözler, Yirmi Beşinci Söz – Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi – Birinci Şule – ÜÇÜNCÜ ŞUA – BİRİNCİ CİLVE – ÜÇÜNCÜ ŞAVK, Söz Basım Yayın Ltd. Şti., Mart 2012, İstanbul.
https://erisale.com/#content.tr.1.545
https://sorularlarisale.com/risale-i-nur-kulliyati/sozler/yirmi-besinci-soz/545
CUMARTESİ DERSLERİ

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ından; Sözler, Mektubat, Lem’alar, Şuâlar gibi kitaplarından alınarak her hafta Cumartesi günü Cumartesi Dersleri adı altında yapılan ve YouTube’da yüklenen dersler yer almaktadır.
Ayrıca; http://www.erisale.com/#home adresinde ve https://sorularlarisale.com/ adresinde yer alan Risalelerin ekran kaydı yapılmakta ve sitemizde ilgili dersin bulunduğu sayfaya metinler ve sözlük konulmaktadır.
Dersler en son yapılan derslere göre sıralanmaktadır.
CUMARTESİ DERSLERİ
- “Allah öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzet sahibidirler; Allah yolunda cihad ederler ve dil uzatanların kınamasından da korkmazlar.” Mâide Sûresi, 5:54. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 2.
- Evet, Kur’ân-ı Hakîm, bil’ittifak, ümmî ve emin bir zâtın lisanıyla, zaman-ı Âdem’den tâ Asr-ı Saadete kadar, enbiyaların mühim hâlâtını ve ehemmiyetli vukuatını öyle bir tarzda zikrediyor ki, Tevrat ve İncil gibi kitapların tasdiki altında gayet kuvvet ve ciddiyetle ihbar ediyor. Kütüb-ü sâlifenin ittifak ettikleri noktalarda muvafakat etmiştir. İhtilâf ettikleri bahislerde, musahhihâne, hakikat-i vakıayı faslediyor. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 1.
- “Kayan yıldıza yemin olsun ki, arkadaşınız (Peygamberiniz) ne şaştı, ne de bâtıla inandı. O kendi keyfine göre de konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler.” Necm Sûresi, 53:1-4. – Cumartesi Dersleri 25. 2. 8,
- Kur’an, gark olan Firavuna der: “Bugün senin gark olan cesedine necat vereceğim” (Yunus Sûresi, 10:92) ünvanıyla, … şu asr-ı âhirde, o gark olan Firavunun aynı cesedi olarak keşfolunan bir beden, o mahall-i gark denizinden sahile atıldığı gibi, zamanın denizinden asırların mevceleri üstünde şu asır sahiline atılacağını, mu’cizâne bir işaret-i gaybiyyeyi bir lem’a-i İ’cazı ve bu tek kelime bir mu’cize olduğunu ifade eder. – Cumartesi Dersleri 25. 2. 7.
- “Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da yine Onun âyetlerindendir.” Rum Sûresi, 30:22. “Odur ki, yem yeşil ağaçtan size ateş çıkarır.” Yâsin Sûresi, 36:80. – Cumartesi Dersleri 25. 2. 6.
Ders Dünyası - WORLD OF COURSES sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
“Evet, Kur’ân’ın hakaik-ı İlâhiyeye dair beyanatı ve tılsım-ı kâinatı fethedip ve hilkat-i âlemin muammâsını açan beyanat-ı kevniyesi, ihbârât-ı gaybiyenin en mühimmidir. Çünkü, o hakaik-ı gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yolları içinde istikametle onları gidip bulmak, akl-ı beşerin kârı değildir ve olamaz. Beşerin en dâhi hükemaları o mesâilin en küçüğüne akıllarıyla yetişmediği malûmdur. – Cumartesi Dersleri 25. 3. 3.” için bir yanıt