Felsefe 11. Sınıf 1. Ünite 1.1. FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI Konu Özeti

Felsefe 11. Sınıf 1. Ünite 1.1. FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI Konu Özeti
Slide
REKLAM

Bu alana reklam verebilirsiniz.

Sitenin teknik – tasarım ve içerik giderleri karşılanacaktır.

Google, Facebook, YoTube vb. reklamlarının sitemizin içeriğiyle uyumlu olmadığını düşünüyoruz.

Bu konuda e-postayla bilgi alabilirsiniz.

dersdunyasi.net@gmail.com
previous arrow
next arrow
Slide
Slide
Slide
Slide
Slide
Slide
previous arrow
next arrow
Shadow

Felsefe Ortaöğretim / Lise 11. Sınıf‘ta FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI konulu bu çalışmada felsefeye giriş, felsefenin kısa tarihi özeti yer alır.

ORTAÖĞRETİM

FELSEFE 11. SINIF

1.1. FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI KONU ÖZETİ

FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI
FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI

ÜNİTE 1: MÖ 6. YÜZYIL-MS 2. YÜZYIL FELSEFESİ

11.1.1. Felsefenin ortaya çıkışını hazırlayan düşünce ortamını açıklar.

a) Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerinde varlık, bilgi ve değer anlayışlarının felsefenin   doğuşundaki etkilerine değinilir.

b) Anadolu’da yaşamış filozofların (Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Anaksagoras, Herakleitos, Epiktetos, Diogenes, Lukianos, Ksenofanes ve Aristoteles) doğduğu ve yaşadığı yer vurgulanarak haklarında kısaca biyografik bilgi verilir.

dersdunyasi.net

ORTAÖĞRETİM

FELSEFE 11. SINIF

1.1. FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI

KONU ÖZETİ

Giriş

  • Felsefe; insanın kendini, toplumu, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur.
  • İlgilenilen konu ve alanlar bakımından eleştirel ve sistemli düşünme ile düşündüklerini ifade etme sürecidir.
  • Felsefede asıl olan hakikatin aranmasıdır.
  • MÖ 6. yüzyıla doğru Anadolu ve Akdeniz kıyı medeniyetlerinin etkileşimiyle felsefenin ortaya çıktığı kabul edilir.


1.1. FELSEFENİN ORTAYA ÇIKIŞI

  • Felsefenin ortaya çıkmasıyla ilgili görüşler çoğunlukla kabullere dayanır.
  • Bu kabuller, sözlü ve yazılı (tarih, antropoloji, arkeoloji vb.) birçok bilginin yorumlanması sonucunda oluşmuştur.
  • Farklı medeniyetlerin felsefeye temel olabilecek bilim, inanç ve öğretileri sistemleştirilmiştir.


İLK MEDENİYETLERİN FELSEFENİN DOĞUŞUNA ETKİSİ

İnsanın yaşamı; ona verilen yetenekler bakımından gelişmeye, eğitilmeye ve edindiği bilgileri kuşaktan kuşağa aktararak kültür ve medeniyetler oluşturmaya imkân verecek şekilde tasarlanmıştır.

Önce mitos, masal, mistik öğreti ve tecrübeler her medeniyetin belirli bilgi birikimi oluşturmalarını sağlamıştır.

Sümer, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran

medeniyetlerindeki kozmos ve erdem anlayışları; varlık, bilgi ve değer alanlarına yönelik görüşler felsefenin ortaya çıkışını sağlamıştır.

Antik Yunan’da

felsefi düşünce, sistematik bir hâle gelmiştir.

Mezopotamya ve Mısır

medeniyetlerinin “yazılı” kültüre geçişleri çok önemlidir.

Yazı dilinin oluşması, onun öğretilmesi ve aktarılmasını; yazı materyallerinin (tablet veya parşömenler) üretilmesi ise okulların açılmasını sağlamıştır. Bu durum, aynı zamanda üst düşünce üretimi anlamına da gelmektedir.

Yazılı kültüre Sümer (çivi yazısı) ve Mısır ile (hiyeroglif yazı) geçildiği kabul edilir.

Felsefi düşünce içinde bu kültürler, ilkler olarak görülmektedir.

Sümerler,

çamurdan yaptıkları (kil) tabletler üzerine Gılgamış Destanı’nı yazmıştır.

Bununla beraber Mısır ve Sümer medeniyetleri özellikle matematik, geometri, astronomi gibi alanlarda önemli bilgiler oluşturmuştur.

Bu bilgiler; mitolojik açıklamaların dışına çıkılmasına olanak sağlamış, bu da felsefenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Özellikle ilk filozoflar olarak nitelendirilen doğa filozoflarında bu durum belirgin olarak görülmektedir.


Hint

inançlarında insanı kötülüklerden arındırma ve isteklerin üstesinden gelme esastır.

Bunun yolları düzenli bilgi ve akıl yürütme teknikleri değil, sezgi ve kişinin iç deneyleridir.

Bu yaşamda elde ettikleri yeterlilikler ölümden sonraki hayatlarının düzeyini de belirler.

İnsanın isteklerden arınması onu, ulaşılacak en yüce varlığa yani Brahman’a ulaştırır.

Hint inanışlarının temelinde evrenin yaratılışında “su”yun her şeyin kökeni ve canlı kaynağı olduğu fikri de vardır.

Felsefenin ortaya çıkmasındaki ilk neden (arkhe) tartışmaları bu düşüncelerden etkilenmiştir.


İran’da

MÖ 1000-600 yıllarında Zerdüşt, ikili (dualist) bir anlayışı öne sürer:

Ahuramazda, görünen ve görünmeyen evrenlerin Ehrimen ise kötülük ve yalanın yaratıcısıdır.

Zerdüşt inancı, özelikle felsefenin değer tartışmalarında etkili olmuştur.  

Zerdüşt’ün Mani’nin gelişine zemin hazırladığı kabul edilir.

Mani’nin inanç düsturlarında iyilik ve kötülük ilkesinin ikisi de ezelîdir: aydınlık (iyi) ve karanlık (kötü). İkisinin karışımından da dünya oluşmuştur.

Mani inancında Ehrimen’in egemenliğindeki alanı ve insan bedeninde tutuklu olan aydınlığı gün yüzüne çıkarmak vardır.

Egemen güç olan Tanrı Zervan, akıl ve irade gücüyle bunu temsil eder. Mani inancına göre Mani, insanlara kurtuluş yolunu göstermek için dünyaya gelmiş son elçidir.


Çin’deyse Taoculuk (Taoizm) inancında asıl olan bireydir.

Mistik bir bilmeyle gizlere ulaşılmaya çalışılır.

Transa geçilerek, duyusal bilgi dışına çıkılarak evrenin birliği duygusuna varılır.

Lao Tse’nin önderi olduğu bu inanç sisteminde evrenin kendiliğinden ne ise öyle olduğu savunulur.

Var olan her şey yani Tao (evrenin doğru yolu, özü) erdemli hayatın da ilkesidir.

İnsan için en üstün hayat şekli, üstün akılla Tao’yla birleşmektir.

Taoculuk, insanın yaşamının ilkelerini dile getirmesi açısından felsefenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.


MÖ 6. YÜZYIL-MS 2. YÜZYILDA ANADOLU’DA YAŞAMIŞ FİLOZOFLAR

MÖ 6-5. yüzyıl arasında Anadolu’nun batı kıyısında yaşamış bazı filozoflar, doğa hakkındaki açıklamalarıyla öne çıkmıştır.

Bu açıklamaların ortak niteliği mitolojik unsurlar içermeyen doğal gözleme ve incelemelere dayanmasıdır.

Filozoflar; varlığı, doğayı ve evreni yapmış oldukları gözlemler çerçevesinde belli ilkelerle açıklamaya çalışmıştır.

Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Anaksagoras, Ksenofanes ve Herakleitos en çok bilinen filozoflardandır.

Filozofların çalışmaları, sonrası için temel olması ve felsefenin gelişip sistemleşmesine katkısı açısından önemlidir.

O dönem itibarıyla felsefi düşünceye katkısı olmuş birçok düşünür, bu coğrafyada bulunur.

Diogenes, Aristoteles, Epiktetos ve Lukianos bunlar arasında öne çıkanlardır.


Thales

Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır.

Bazı kaynaklara göre tarihin ilk filozofu ve bilim insanı olarak kabul edilir.

Evrene yönelik açıklamasında maddeye dayalı bir ilke öne sürmüştür.

Felsefe dışında matematik, geometri ve astronomi gibi alanlarda da çalışmaları vardır.

Güneş tutulmasını önceden tahmin ettiği söylenir.

Geometrideki “Thales Teoremi”de onun çalışmasıdır.


Anaksimandros

Thales gibi Milet’te (Aydın/Didim) yaşamıştır ve onun öğrencisi olarak kabul edilmektedir.

Matematik, astronomi, haritacılık ve doğa gibi konularda da çalışmalar yapmıştır.

Güneş saati üzerinden güneşin konumunu belirleyen bir alet geliştirdiği ve yeryüzü haritalarını çizdiği de söylenir.


Anaksimenes

Milet’te (Aydın/Didim) yaşamış filozoflardandır.

Anaksimandros’un öğrencisi olduğu kabul edilir.

Evren sistemi ve varlıkların oluşmasıyla ilgili düşünceleri felsefe tarihinde öne çıkmıştır. Astronomi alanında çalışmalar yapmıştır.

Güneş ve Ay tutulmaları hakkında doğru bilgiler vermiştir.


Anaksagoras

Klazomenai’da (İzmir/Urla) yaşamıştır.

Felsefe tarihinde varlıkların temeline yönelik “nous” kavramıyla öne çıkmıştır.

Bu kavram, maddeleri bir amaca göre düzenleyen ve hareket ettiren ilkeyi işaret eder.


Herakleitos

Ephesos’ta (İzmir/Efes/Selçuk) yaşamıştır. Varlıklar üzerine oluş düşüncesiyle öne çıkmıştır.

Yapıtlarının anlaşılmasının güç olması ve anlatımını özdeyişler şeklinde yapmasından dolayı ona “Karanlık Herakleitos” denmiştir.

Düşünce tarihinde “Aynı ırmağa iki kez giremezsin.” sözünün sahibidir.


Ksenofanes (Kısefones)

Kolophon’da (İzmir/Değirmendere) doğmuştur.

İnsan ve toplumun kültürel yaşantısıyla ilgili düşünceler oluşturmuştur.


Epiktetos

Hierapolis’te (Denizli/Pamukkale) doğmuştur.

Stoa felsefesinin temsilcilerinden olan Epiktetos, ahlak alanındaki düşünceleriyle tanınmıştır.

Bilgelik, irade, özgürlük ve doğaya uyum gibi konularda fikirleriyle öne çıkmıştır.


Diogenes

Sinope’de (Sinop) doğmuştur.

“Kinik” felsefi öğretisini savunan filozoftur.

Rıhtımda bir küfenin içinde yaşayan Diogenes; hayatta malın mülkün önemli olmadığını, insanın doğaya uygun yaşaması gerektiğini ileri sürmüştür.

Kendisini ziyarete gelen Makedonya Kralı Büyük İskender’in “Benden bir isteğin var mı?” sözüne karşılık; “Gölge etme başka ihsan istemez.” sözüyle düşüncelerini açıkça ortaya koymuş bir filozoftur.


Lukianos (Lukiyanos)

Samsat’ta (Adıyaman) doğmuştur.

Özellikle ahlakla ilgili eserler vermiştir.

Güçlü bir retorikçidir (söz ile ikna etme sanatı). Dönemin özellikle de Kiniklerin düşüncelerini ve inanışlarını eleştirmiştir.


Aristoteles

Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından olan Aristoteles, yaşamının bir kısmını Assos’ta (Çanakkale/Ayvacık) geçirip burada felsefi çalışmalar yaptığı için Anadolu’da yaşayan filozoflar arasında sayılmıştır.

Mantık, siyaset ve biyoloji gibi birçok bilgi alanında çalışmalarıyla öne çıkan Aristoteles, o dönem itibarıyla bu alanların çoğunda ve etkisi çağlar boyu süren görüşler ortaya koymuştur.

Kendinden önceki felsefeler ve bilimsel çalışmalar hakkında verdiği bilgiler dolayısıyla ilk felsefe tarihçisi olarak da bilinir.

Canlıları sınıflandırmasından dolayı ilk biyolog olarak bilinen Aristoteles, Makedonya Kralı Büyük İskender’in öğretmenliğini de yapmıştır.


Kleanthes

Çanakkale Ayvacık’ta doğmuştur.

Kleanthes, Atina’ya gittikten sonra Zenon’un öğrencisi olmuş, ondan sonra da okulunun başına geçmiştir.

Felsefesinde ruhun ölümsüzlüğünü savunmuştur.


Uygulama


  1. Aşağıdaki metni okuyunuz.
  2. Metinde anlamını bilmediğiniz kelimeler için altta verilen sözlüğe bakınız.
  3. Metnin devamında daha detaylı karşılaştırmalar yapılmaktadır. Altta verilen internet bağlantısını tıklayarak ilgili karşılaştımaların tamamını okuyunuz.
  4. Kendi düşüncelerinizi not ediniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız.

İşte, bak: Âlem-i insaniyette, zaman-ı Âdem’den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, iki silsile-i efkâr, her tarafta ve her tabaka-i insaniyede dal budak salmış iki şecere-i azîme hükmünde; biri silsile-i nübüvvet ve diyanet, diğeri silsile-i felsefe ve hikmet, gelmiş gidiyor. Her ne vakit o iki silsile imtizaç ve ittihad etmişse, yani silsile-i felsefe silsile-i diyanete dehalet edip itaat ederek hizmet etmişse, âlem-i insaniyet parlak bir surette bir saadet, bir hayat-ı içtimaiye geçirmiştir. Ne vakit ayrı gitmişlerse, bütün hayır ve nur silsile-i nübüvvet ve diyanet etrafına toplanmış ve şerler ve dalâletler felsefe silsilesinin etrafına cem olmuştur. 
http://www.erisale.com/#content.tr.1.729

Sözlük

âlem-i insaniyet: insanlık âlemi

zaman-ı Âdem: Hz. Âdem’in yaşadığı dönem

cereyan-ı azîm: büyük fikir ve düşünce akımı 

silsile-i efkâr: fikirler zinciri 

tabaka-i insaniye: insanlık tabakası, grubu

şecere-i azîme: büyük ağaç 

silsile-i nübüvvet ve diyanet: din ve peygamberlik zinciri 

silsile-i felsefe ve hikmet: hikmet ve felsefe zinciri 

silsile: zincir

imtizaç: birleşme, karışma

ittihad: birleşme

itaat etmek: emre uymak

suret: şekil, biçim

saadet: mutluluk

hayat-ı içtimaiye: toplumsal hayat

hayır: iyilik 

nur: aydınlık

şer: kötülük

dalâlet: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık 

cem olmak: toplanmak


KAYNAK

http://mufredat.meb.gov.tr/ProgramDetay.aspx?PID=338

https://www.eba.gov.tr/arama?q=Felsefe

http://www.erisale.com/#content.tr.1.729